Wall Street Journal'daki (WSJ) haberi görünce şaşırdım. Sözde, İlker Başbuğ'un müebbet hapis cezası alması, Gülen Cemaati'nin Erdoğan'a mesajıymış: "Ayağını denk al. Bizden izinsiz Kürt meselesinde çözüm arayamazsın" demek istemişler.
Yargıda Cemaat'in örgütlendiği iddiası, ilk defa Savcı Sadrettin Sarıkaya MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ın ifadesini almak isteyince ortaya atılmıştı. Olay, "yargının haddini aşması" olarak değerlendirilse, katılmasanız bile saygı duyabilirsiniz. Ama somut hiçbir belgeye dayanmadan yapılan genellemeler ciddiyetle bağdaşmıyor.
Peki bütün bu iddiaların safsatadan ibaret olduğu, Fethullah Gülen'in İmralı sürecine verdiği destekten anlaşılmadı mı? Demek Fidan'ın ifadeye çağrılması, KCK operasyonlarında MİT'çilerin olayın içinde gibi görünmesinden kaynaklanıyordu. Savcı, Emniyet'ten intikal eden delillere ve mevcut kanunlara göre soruşturmasını yürütmek mecburiyetindeydi.
Varsayımlardan hareketle senaryolar yazmayı seviyoruz. Bunu, kötü niyetle, hedeflerinde olan AK Parti'yi zayıflatmak maksadıyla yapanlar da var. Komplo teorilerine kapılıp, mesnetsiz lâf üretenler de. Meğer Başbuğ'un mahkûmiyeti, Cemaat'in Erdoğan'a uyarısıymış! Sanki Başbakan, darbe teşebbüslerinin yargılanmasına karşı! Oysa Erdoğan, sadece, yaygın tutuklamaları ve Başbuğ'un "terör örgütü üyeliğiyle" suçlanmasını eleştirmişti. Yoksa psikolojik harekâta girişip, kara propaganda yapanların üzerine gidilmesin eğiliminde değil. Zaten, arkasında siyasi irade olmasaydı, darbelerin yargılanması süreci başlayamazdı.