Sırrı Süreyya Önder okudu ama aslında Diyarbakır'da kitlelere hitap eden Öcalan'dı. Meydanda, kırmızı, sarı, yeşil renkler dalgalanıyordu. BDP milletvekillerinin bulunduğu kürsünün arkasında Öcalan posteri yer alıyordu.
Türkiye nereden nereye geldi? Kısa bir süre önce, 2012 sonbaharında BDP'lilerin dokunulmazlıklarının kaldırılacağı endişesini taşıyorduk.
Açlık grevleri başlamıştı.
İstikrarsızlaşan Suriye'deki Kürtlerin, sınır boyunda yeni bir güvenlik zaafı yaratacağı korkusu içindeydik. Kısacası karamsardık.
Ama bir anda, barış çiçekleri açıverdi. Yepyeni umutlara merhaba diyoruz. Böyle bir noktaya gelinmesini sağlayan, bunun için risk alan, basiret gösteren herkese teşekkürler.
Hani insan kardeşine küstür; bir sözüne kırılmıştır, bir davranışına içerlemiştir, içi kan ağlar ama bir türlü adım atamaz.
Kürtler ve Türkler böyle bir ruh hali içindeydiler.
Birbirlerini çok seviyorlardı lâkin nifak tohumları atılmıştı; araya kan girmişti.
Neredeyse ortak bir geleceği umut edemiyorduk.
Duygusal bir kopuş başlamıştı.
Fakat Nevruz müjdelerle geldi. Birbirlerine sırtını dönen kardeşler, tekrar kucaklaştı.
Barış çağrılarının, halkın çok büyük çoğunluğunda hemen karşılık bulmasının sebebi, içimizdeki sevginin, geçirdiğimiz karanlık dönemlere rağmen hiç sönmemiş olmasıdır. Bask ve İspanyollardan, İrlanda ve İngilizlerden temel farkımız bu.
Bizler hiçbir zaman birbirimize karşı husumet hissetmedik, kin gütmedik. Evlenip, geniş aileler kurduk. Bin yıldır süren dostluğun, kardeşliğin hatırına helâlleşmeye hazırız.
Hatalardan döneceğimiz, sevgimizi pekiştireceğimiz yeni bir kavşaktayız. Hayırlı, uğurlu olsun.