İsmail Hakkı Karadayı'yı ifadeye çağıran Savcı Mustafa Bilgili, özel yetkili değil. Sürekli özel yetkili hâkim ve savcıları suçlayıp, neredeyse "yasadışı" ilân eden, hatta uygulamalarını Yassıada'daki düzmece mahkemeyle kıyaslayanlar, acaba son gelişme karşısında ne yapacaklar?
Türkiye'de, tutuklama kararlarının kolay verildiğini, ayrıca sık sık hak ihlâlleri yapıldığını biliyoruz. Ama bazı meslektaşlar, bu aksaklıkları Ergenekon ve Balyoz davasıyla keşfettiler; özel yetkili mahkemeleri "günah keçisi" ilân ettiler. İşte, 28 Şubatçılar, özel yetkili olmayan bir ağır ceza mahkemesinde yargılanacak. Mahkemenin değil, suçun niteliği sebebiyle tutuklama kararı alınabiliyor ya da yakalama emri çıkarılıyor. "Dünyanın hiçbir yerinde böyle yapılmıyor" diyemezsiniz. Çünkü, dünyanın hiçbir medeni ülkesinde asker, siyasetin içinde değil. En ufak bir yanlış söz bile görevinden alınmasına yetiyor.
Karadayı, en baştaki isim. Batı Çalışma Grubu kurup insanları fişlemek, brifinglerle medyayı ve yargıyı yönlendirmek, anayasal düzene karşı bir suç sayılıyorsa, Genelkurmay 2. Başkanı tutuklanıp, Genelkurmay Başkanı elini kolunu sallayarak dolaşamaz. Ya biri doğrudur, ya diğeri.
Demek mesele, özel yetkili mahkemeler değil. İşlenen suçun mahiyeti. Ergenekon ve Balyoz davalarını itibarsızlaştırmak için özel yetkili mahkemeleri yaylım ateşine tutanlar bakalım şimdi ne diyecekler? Temmuz 2012'de MİT krizi dolayısıyla özel yetkili mahkemeler kaldırıldı ama, Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 250'nci maddesinde sıralanan katalog suçları yargılamak üzere 11 ilde 13 ağır ceza mahkemesi, ihtisas mahkemesi olarak görevlendirildi. 28 Şubatçılar da, böyle bir ihtisas mahkemesinde yargılanacak.