İmralı'yla görüşmelerin resmen Başbakan tarafından açıklanması, "Öcalan tecritte, bunu protesto için açlık grevine başladık" söylemini de boşa çıkarttı. Bırakınız tecritte olmasını, meğer devlet yetkilileriyle barış müzakerelerini yürütüyormuş. Şimdi bir başka soru akla geliyor. Açlık grevi talimatı İmralı'dan gelmediğine göre, bunu Kandil mi verdi? Ya Kandil müzakerelerin başladığını bilmiyordu ya da bilmesine rağmen, inisiyatifi kendisi almak istedi. Bence biliyordu; ama gelişmelerde payı olmasını arzu etti. Diyebiliriz ki, açlık grevi Kandil'in talimatıyla başladı, İmralı'nın talimatıyla sona erdi. O zaman, Öcalan ile Karayılan arasında ihtilâf mı var? Ya da, PKK bünyesinde 2 grup mu mevcut? Öcalan'a bağlı olanlar ve Bahoz Erdal kod adlı Fehman Hüseyin gibi Suriye bağlantılılar. Peki müzakerelerden sonuç alınabilir mi?
Peki müzakerelerden sonuç alınabilir mi? Beklentileri fazla yükseltmemek gerekiyor. Çünkü, 2014'te önemli 2 seçim var. Hatta Erdoğan için hayati diyebiliriz. Bildiğimiz kadarıyla, devletin amacı silâh bıraktırmak. Öcalan ise, barış yolunun genel aftan geçtiğini düşünüyor. Kendisi için de, örgüte daha çok hâkim olabileceği bir ev hapsi talep ediyor. Tabii, Kürtler açısından anayasal teminat, ana dilde eğitim ve birçok yetkinin yerel yönetimlere devri paketin içinde. Kamuoyu, bu gelişmeyi benimser mi? Zaten siyasetin de hazırlanması lâzım. CHP ile işbirliği yapılmadan, bu sonuçlara ulaşmak zor. Kaldı ki, başka ülkelerdeki tecrübelerin gösterdiği gibi, silâh bırakılsa dahi, uzlaşmayı bozacak terör eylemleri her an cereyan edebilir. Türkiye kamuoyu, her aşamada, müzakereleri yürüten siyasi iradeye destek verecek mi? Siyasi irade oy kaybetse dahi, hedefe kilitlenip, barış yolunda adımlarını sürdürecek mi? Bekleyip görelim...