Güne gene terörle başladık. Bingöl- Muş karayolunda seyir halinde olan askeri konvoya teröristler önce roketatarla saldırdı, ardından mayın patlatıldı. Yedi şehit, çok sayıda yaralı var.
Suriye ve İran gibi komşularla ilişkilerin bozulması da terördeki bu tırmanışa yol açtı. Beşar Esad hâlâ yerini muhafaza ediyor. Düşse dahi, Baas rejimi ayakta kalabilir. Ülkenin bütünlüğünü muhafaza zor görünüyor.
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Hürriyet'ten Cansu Çamlıbel'e beyanatında, Kemal Kılıçdaroğlu'nun "İdeolojik akrabalık" nedeniyle Suriye halkının karşısında, Esad'ın yanında yer aldığını söylemiş. Bence böyle mezhepsel göndermeler doğru değil. Çünkü mesele, Suriye halkının yanında ya da karşısında yer alma ile izah edilemeyecek kadar girift. Kaldı ki, halkın bir bölümü, İslâmcıların korkusuyla Esad rejimini de destekliyor. Ayrıca, Esad'ın zalim bir diktatör olduğu kabul edilse dahi, Türkiye'nin komşusunun işine bu kadar müdahale etmesini eleştirmek mümkün. Zira tırmanan terörün Suriye ya da İran'dan kaynaklandığı kanaatini paylaşanların sayısı hiç de az değil.
Özetle ifade etmek gerekirse, ne Tayyip Erdoğan Sünni olduğu için Esad karşıtı, ne de Kılıçdaroğlu Alevi olduğu için Esad yandaşı. İkisi de, konuya, değişik pencerelerden bakarak farklı yaklaşıyor; o kadar.