Nevruz'un, illâ ki 21 Mart'ta kutlanması ısrarı, resmi açıklamalara bakılırsa, provokasyon endişesinden kaynaklanıyor. Oysa kutlama dolayısıyla bombalar patlatılacak, çatışma çıkacaksa, aynı tertibe 21 Mart'ta da başvurulabilirdi.
İkinci gerekçe: "BDP, pazar olsun istiyor; çünkü ancak o zaman kalabalıkların katılımını sağlayabilir." Bunda ne var? Bir siyasi partinin, kutlama daha kalabalık olsun arzusu kınanacak bir mesele mi?
Sürekli "Bahar Bayramı" vurgusu da yanlış. Türki cumhuriyetlerdeki soydaşlarımız, 21 Mart'ı Bahar Bayramı diye kutluyor. Bizler ise, bu bayramı, Kürtlerin Nevruz'u sebebiyle hatırladık. Ama Nevruz'un dayandığı efsaneler farklı. 21 Mart'a Bahar Bayramı diyen biz Türkler, Ergenekon'dan çıkışımızı hatırlıyoruz. Ateş yakarak, dağların demirini eritmek suretiyle kendimize yol bulma çabamızı... Oysa Kürtler, bu günün, zalim Dehak'a karşı Demirci Kawa'nın isyanını temsil ettiğini düşünüyor.
Bayram günü istenmeyen olayların gelişmesinde yasak kararının önemli bir rolü var. Yasak, zaten baskıdan yakınan Kürt kökenli vatandaşlarımızda adaletsizlik hissi yaratmıştır. Üstelik bir de, Ahmet Türk'e yumruk atılmıştır. Gerçekten bir polis memuru mu o yumruğu attı? Bu ne biçim öfke? Nasıl dizginlenemeyen bir duygu? Yoksa polis kılığında bir başkası mı o yumruğu attı?
Bayram günü içimiz kan ağladı.