Hapisteki meslektaşlarımıza üzülmemek elden gelmiyor. Keşke tutuksuz yargılansalar. Hatta, birçok muvazzaf ya da emekli asker de, belki haksız suçlamalara muhatap oluyor. Ama kimin suçlu, kimin suçsuz olduğu tabii ki yargılama sonunda ortaya çıkacak. "Masumiyet karinesi" evrensel bir ilke. Buna mukabil, söz konusu ilkeye dayanarak sanıkların yüzde yüz masum olduğunu söyleyemeyiz. Nedense Türkiye'de, bu kadar önemli davalar görülürken, bir yandan da "yargılananlar suçsuz" havası yaratılıyor. Hatta, gazeteci Tuncay Özkan hakkındaki, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) kararı bile çarpıtıldı; hükümetin verdiği delillerle mahkemeyi yanlış yönlendirdiği öne sürüldü. Tuncay Özkan hakkındaki AİHM kararının Adalet Bakanlığı'ndan elde edilen bilgilere dayandığını ve mahkemenin yanıltıldığını dile getirenlerden biri de Mustafa Balbay'dı. (27 Şubat 2012-Cumhuriyet) Oysa AİHM, bir ara karar alırken, savunmacı hükümetlerden görüş, bilgi ve belge talep etmiyor. Sadece başvurucuların sunduğu bilgi ve belgelere dayanıyor. AİHM, Tuncay Özkan'ın "inandırıcı gerekçe ve makul bir sebep olmadan hürriyetinden mahrum bırakıldığı" iddiasını, dayanaktan yoksun buldu. Tekrar edelim: Bu kararı, Özkan'ın gönderdiği bilgi ve belgeleri inceleyerek verdi.