Tuncay Özkan'ın "cezaevi tecridi"meselesi çok şükür halledildi. Adalet Bakanlığı'nın açıklamasına göre, Özkan, sadece Mustafa Balbay'la kalabileceğini, başka sanıklara güvenmediğini, onlarla aynı mekânı güvenlik açısından paylaşmak istemediğini bir dilekçeyle bildirmişti. Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkındaki Kanun, cezaevi şartları müsait olduğu takdirde, iştirak halinde suç işlemiş olanların aynı odada barındırılmamasını öngörüyor. Özkan, bu yüzden Balbay ile farklı odalara yerleştirilmişti. Konu, geçtiğimiz hafta perşembe günü CNN Türk Dört Bir Taraf programında açıldı. Özkan'ın yakınları, avukatlarının bir dilekçeyle müracaat edip, Tuncay Özkan'ın, Oda TV davası sanığı Barış Terkoğlu'yla kalma talebinde bulunduğunu söylediler. Meselenin takipçisi oldum. Bu müracaat daha yeni yapılmış. Ondan önceki aylarda ise, Özkan, sadece, Silivri İnfaz Hâkimliği ile Silivri Ağır Ceza Mahkemesi'ne, kendisine tecrit uygulandığı şikâyetinde bulunmuş. Bu şikâyetler haklı görülmemiş, "Tecrit ve hücre yok; Özkan normal haklarından yararlanıyor" kararları çıkmış mahkemelerden.
Adalet Bakanlığı yetkililerine, Özkan'ın ilk başta sadece Balbay'la kalabileceğini söylediğini, ama artık Oda TV'den yargılanan gazetecilerden biriyle aynı bölmeyi paylaşabileceğini, yakınlarından duyduğum bilgiler çerçevesinde aktardım. Bu şekilde, zaten işleyen bir süreci, biraz hızlandırdım. Sonuç olarak, Oda TV'den 2 gazetecinin, birinin Özkan'la, diğerinin Balbay'la kalması sağlandı.
İlk günden itibaren, doğru olmayan bir zeminde tartışacağımıza, elbirliğiyle meslektaşlarımızın şartlarını düzeltmeye çalışmamız daha doğru olmaz mıydı? "Türkiye'de muhalif gazeteciler hapse atılıyor; onlara tecrit uygulanıyor" iddiası doğru değildi. Kasıt olsa, başka sanıklar da yalnızlaştırılırdı. Mesele, tamamen ilk gün verilen dilekçelerden kaynaklanıyordu ve bu iki meslektaşımız yavaş işleyen bürokrasi çarklarına takılıp kalmışlardı. Ve nihayet sorun çözüldü. Demek doğru zeminde tartışınca, çözüm de kolaylaşıyor.