Tayyip Erdoğan'a, uçakta, gazeteciler, MİT-PKK görüşmesiyle ilgili kayıtları sordu. Erdoğan'ın, MİT Müsteşarı Hakan Fidan'a sahip çıkması olumlu bir tavır. Zaten, PKK temsilcileriyle bir araya gelinmesi Fidan'ın şahsi kararı değil, devletin inisiyatifiydi. Erdoğan, "Geçmişte de malûm çevreler Hakan Bey'i hedef aldı" derken İsrail'i işaret ediyor. Demek, o da, sızdırma olayının arkasında bu ülkeyi görüyor. Erdoğan, hem eski MİT Müsteşarı Emre Taner'i, hem de Hakan Fidan'ı İmralı'ya gönderdiğini kabul ediyor. Ama anlaşılıyor ki, Silvan saldırısından sonra ağırlık kazanan güvenlik politikalarından da vazgeçmeyecek. En azından, bir rövanş öngörüyor. Belki de, "Bu kadar risk aldık; müzakerenin yolunu açtık ama sözde ateşkese rağmen, PKK kan dökmeye devam etti" diye düşünüyor. Belli ki, bir güvensizlik ortamındayız. Yalnız şunu da bilmekte fayda var: Daima, bazı devletler ve de birtakım çevreler, barışı kundaklamaya çalışacaktır. Çünkü PKK terörünü halletmiş bir Türkiye, her bakımdan güçlenir. O zaman duygusallaşmaya ya da hayal kırıklıklarına yer yok. Hep birlikte barışa odaklanmalıyız.