Genelkurmay İstihbarata Karşı Koyma Daire Başkanı (İKK) Tümgeneral Mutlu Arıkan'a ait ses kaydı 15 Temmuz'da Youtube'a düştü. Daha eski tarihli bir konuşma söz konusu. O ses kaydında, albay Dursun Çiçek imzalı planın Genelkurmay bilgisayarlarında hazırlandığını Arıkan resmen itiraf ediyor: "O belge, yakalanan belge fotokopi. Bizde, bilgisayarda hazırlanmış. Tam bir rezalet. Bunları nasıl ayartıyorlar, nasıl buluyorlar, nasıl çıkartıyorlar ortaya..."
Tümgeneral Mutlu Arıkan'ı, ıslak imzalı Dursun Çiçek belgesini savcılığa gönderen ihbarcı subayın verdiği bilgilerden de tanıyoruz. İhbarcı subay, İrtica ile Mücadele Eylem Planı "AKP ve Gülen'i bitirme" başlığıyla Taraf'ta yayınlandıktan sonra, Genelkurmay karargâhında hızlı bir trafiğin başladığını belirtiyordu: "İKK ve Güvenlik Dairesi Başkanı Tümgeneral M. Mutlu Arıkan ve beraberindeki bir binbaşı, inceleme yapmak üzere belgenin hazırlandığı Bilgi Destek Daire Başkanlığı'na sabaha karşı, 4.30'da geldi. Albay Dursun Çiçek'in çalıştığı birime girdiklerinde, aynı yerde görevli iki şube müdürünün belge imhası yaptıklarına şahit oldular."
Belgenin aslı (ıslak imzalı olanı) bir türlü bulunamayınca, hepimiz hatırlıyoruz, Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ çıkıp, "Bu bir kâğıt parçası" açıklamasını yapmıştı. Demek istediğim şu ki, Genelkurmay Başkanlığı'ndan gelen açıklamalara bu şartlarda nasıl inanabiliriz? Karargâhta, iktidar ve cemaatle ilgili kara propaganda ve bel altı vuruş faaliyetleri yürüteceksin; yakalanınca, bütün izleri kaybetmek üzere bilgisayarları temizleyeceksin. Sonra da kamuoyu önüne çıkıp, "Ne belgesi bu bir kâğıt parçası" diyeceksin. Üstelik mağduru oynayıp, "Düzmece belgeleri hazırlayanlar cezalandırılsın" diye savcıya suç duyurusunda bulunacaksın.
13 askerimizin şehit edilmesiyle ilgili ortada bir ihmal var mı, yok mu? Hatta kasıt mı var? Bagajımız o kadar dolu ki, içimizdeki şüpheyi bir türlü atamıyoruz.