Pazartesi günü CHP'liler yemin edecek mi? Arka planda çalışmalar yapılıyor ama, dışarıya akseden cümleler pek uzlaşmacı değil. Meselâ Kılıçdaroğlu, "Teminat verirlerse yemin ederiz" diye konuşuyor; "Maaşlarımızı yatırmayın" cümlesiyle meydan okuyor.
Başbakan Erdoğan ise, "Hangi yüzle maaş alacaklar?" diye sorusunu sorduktan sonra, "Teminat veremeyiz...
Yargı teminat veriyorsa buyursunlar" diyor. Amaç, CHP'nin ümüğünü sıkmak değil elbette. Ama, siyasette yanlış adım atana, rakibi, kaymaklı kadayıf göndermez. Önce CHP, yanlışından dönmeli; dayatmayla AK Parti'ye istediğini yaptırttığı havasını basamamalı. Eğer, Tayyip Erdoğan "ön şart" olarak ileri sürülen müşterek bildiriyi kabul etse, inanın, birkaç ay sonra Kılıçdaroğlu "Recep Bey seni nasıl da dize getirdim" diye konuşacaktır. Artık üslûbunu anladık.
Tayyip Erdoğan ilk günden beri şunu söylüyor: "CHP'li milletvekillerinin parlamentoda olmaları çok önemli. Muhalefetsiz bir iktidar olmaz. Milli irade her şeyin üstündedir. Ama önce CHP gelsin yemin etsin, sonra, gerekli düzenlemeler yapılır."
CHP, teminat isteyebilecek noktada değil. Çünkü, Meclis'i boykot ettikçe kamuoyundaki desteği sürekli azalıyor. Ara seçimi göze alamaz. Maaş ödenmemesi halinde milletvekilleri süratle fire verir. Yanlış bir adım atıldı; bu yanlışın bedelini AK Parti değil, CHP ödemeli.