Ne diyeyim Kılıçdaroğlu'na... Ben tatildeyken gene yapacağını yapmış, bir iftira daha atmış... Üslûp aynı: "Hasan Dağcı kim?" diye başlıyor sözlerine ve "Erdoğan'ın Özel Kalem Müdürü" olduğunu iddia ettiği bu kişiyi, cami arazisini alıp, üzerine rezidans yaptığı için suçluyor.
Sonradan ortaya çıkıyor ki, 28 Şubat sürecinde kabul edilen bir yasa gereği, 2 bin 500 metrekareden küçük olan araziye cami yapılamıyor. Arsanın satışı, Ana Kent Belediyesi'nce oybirliğiyle alınıyor. Kadıköy Belediyesi'nde ise, AK Parti'li üyeler satışa muhalefet ederken, CHP'liler onay veriyor. Ayrıca arsayı Dağcı, Kemal Kılıçdaroğlu'nun İş Bankası Yönetim Kurulu üyesi olduğu dönemde, İş Bankası Vakfı'ndan ihaleyle almış. Kaldı ki, Hasan Dağcı, Tayyip Erdoğan'ın Özel Kalem Müdürlüğü görevini hiçbir dönem ifa etmemiş.
Bir değil, iki değil, üç değil... Kılıçdaroğlu hep böyle yapıyor. Bu bir hastalık mı... Malum, daha önce de yazmıştım, "mitomani" denilen bir rahatsızlık var. Kişi, yalan söylüyor ama söylediklerinin doğru olduğuna inanıyor. Bir başka ihtimal de, Kılıçdaroğlu'nun arkadaşlarına aşırı güvenmesi. Peki onu, niçin her seferinde birileri aldatıyor? Acaba amaç, Kılıçdaroğlu'nu yıpratmak mı? Doğrusu ben yolsuzluk mafyasından da şüpheleniyorum. Kılıçdaroğlu'nun her iddiası yalan çıkınca, gerçek yolsuzlukların da üzeri örtülmüş oluyor. Bir yandan somut örnek vermeden muhalefet "Ülke yolsuzluktan kırılıyor" diye yeri göğü inletiyor; bir yandan da, seslendirilen her olay fos çıkıyor. Kılıçdaroğlu kendisine acımıyorsa, memlekete acısın.