Türkiye'de parti içi demokrasi yok. Milletvekili aday adayları görücüye çıkıyor, teşkilâtta eğilim yoklaması yapılıyor. Daha sonra, partinin merkez yönetimi adayları sorguluyor. Ama nihai kararı gene Genel Başkan ve çevresindeki birkaç kişi veriyor. Kimse "Bu yöntem demokratiktir" diye yutturmaya kalkışmasın. Ön seçim yapılmadıkça, parti içi demokrasiden söz edilemez. Bugünkü haliyle ön seçim yapılsa, bu defa da, il ve ilçe yönetimindeki kişiler birbirlerine oy vererek, sadece kendilerine ya da yakınlarına milletvekilliği yolunu açar. O zaman ne yapmalı? Partiye kayıtlı bütün üyeler oy kullanarak, bölgelerindeki sıralamayı tespit edebilmeli. Veya en azından, ilçe yönetimleri ve il yönetimleri, tabandan geniş katılımla seçilmeli. Ama hiçbir liderin işine gelmediği için, bu değişim gerçekleşemiyor.
Demokratik anlamda, bir diğer ilerleme, dar bölge seçim sistemiyle gerçekleşebilir. Her bölgeden, her parti tek bir aday gösterecek. % 50'yi aşan aday milletvekili seçilecek; aşamazsa, ikinci turda ittifaklara imkân verilecek. Partilerin o bölgedeki adayı tespiti için de, nihai kararı kayıtlı üyeler verecek veya onların katılımıyla seçilen il ve ilçe yönetimleri adayı belirleyecek. Genel Merkez'e de % 10'luk bir kontenjan tanınabilir.
Bence, partilerarası ittifakın yasallaşması, barajın indirilmesinden daha önemli. Saadet Partisi, Türkiye Partisi, Demokrat Parti ve Büyük Birlik Partisi ittifak yapmak istiyor. Ama çatıda anlaşamadıkları için bu gerçekleşemiyor. Oysa, ittifak yasal hale gelince, her parti kendi kimliğiyle ama, tek bir çatı altında seçimlere girebilecek. O zaman % 2 alan bir parti dahi, temsil imkânı bulacak.
Bizde demokrasi adına sadece baraj tartışılıyor ve iş inada bindi. Halbuki yukarıda sıraladığım düzenlemeler çok daha önemli.