Torba kanun, hâkimlerin ve diğer kamu çalışanlarının hukuki sorumluluğuna ilişkin düzenlemeler getiriyor. Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (HUMK) 573. maddesine göre, hukuk davalarına bakan hâkimlerden tazminat istenebilir.
Buna mukabil, Ceza Muhakemesi Kanunu'nda (CMK), 141 ilâ 144. maddelerdeki hükümler dışında, ceza hâkimleri ve savcılarının, tazminata ilişkin bir sorumluluğu bulunmuyor; zarar devletten isteniyor.
25 Mart 1931'de, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı'yla, HUMK'un 573. maddesinde yer almayan ceza hâkimlerinin de, bu madde kapsamında düşünülmesi gerektiği kabul edilmiştir. Savcılar ve müfettişler hakkında ise, özel bir madde bulunmamakta ve Borçlar Kanunu'nun genel hükümlerine göre aleyhlerine tazminat davaları açılabilmektedir. Öte yandan, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, 1976 tarihindeki bir kararıyla, Yargıtay başkan ve üyelerini tazminat sorumluluğundan kurtarmış ve bu kişilere, ancak Yüce Divan'da yargılanıp, mahkûmiyetlerine hükmedildiği takdirde, HUMK/573 uyarınca tazminat davası açılabileceğini belirtmiştir.
Görüldüğü gibi, ortada farklı düzenlemeler var.
Torba kanun, bu farklılıkları gidererek, uygulamada birlikteliği sağlamayı amaçlıyor. Bunu yaparken de, "yargı faaliyetinden doğan zarardan" yargı mensubunun öncelikli olarak sorumlu tutulması anlayışı değiştiriliyor. Nitekim İtalya, Fransa, Belçika, Almanya ve İsviçre'deki gelişmeler bu yönde.
Uluslararası belgelerde de, hâkimin şahsen sorumlu tutulmasının hukuk devleti ilkesiyle çeliştiği kabul ediliyor.
Bu bilgileri, TBMM Adalet Komisyonu Başkanı Ahmet İyimaya ve gönderdiği belgelerden öğrendim; sizlerle paylaşıyorum.
Üstelik yapılmak istenen düzenlemeye, "Haberal Kanunu" diyemeyeceğiz. Çünkü hükûmet tasarısı, Adalet Komisyonu'na geldiğinde, CHP ve MHP'li üyelerin de iştirakiyle, oybirliğiyle geçmişti.
Yıl, 2008'di. Mehmet Haberal, henüz hâkimleri şikâyet etmemişti.