Salih Madra, elime doğdu diyebilirim. Madra kardeşleri (Ömer, Salih ve Sezai) bir ömür boyu tanırım. Bu yüzden, Salih arayıp da, Ayvalık Zeytinyağı Festivali'ne davet ettiğinde hiç nazlanmadım. Hem eski dostlar bir arada olacağız, hem de Ayvalık'ın güzel havasını yeniden teneffüs etme imkânını bulacağım. Hemen söyleyeyim... Ayvalık, oksijenin en bol olduğu mekânlardan biri. Hele Hasat Şenliği... Doğanın içinde, zeytinliklerin gölgesinde kurulan sofralar, birbirinden lezzetli ikramlar. Tabii güler yüz ve insanı yüreğinden yakalayan sevgi dolu misafirperverlik. Ayvalık denizle iç içe bir kent. Tarihin dokusunu yüzyıllarca geriye giderek keşfedebiliyorsunuz, sonra da mazi ile yeşilin buluştuğu ayrıcalıklı bir tabiat içinde hayallere dalıyorsunuz.

Cumartesi akşamı, Cem ve Ümit Boyner, evlerinde güzel bir parti verdiler. Hava soğuktu ama müzik o kadar canlıydı ki, biraz içki, biraz da hızlı dansların etkisiyle, kimse soğuğu pek hissetmedi. Cem Boyner, eşinin TÜSİAD'daki görevinin bir an önce bitmesini sabırsızlıkla bekliyor. Kendi imal ettiği sucuğu ikram ederken, "Ümit'in yokluğunda ev işlerini ben yapıyorum" diye şaka yapmayı da ihmal etmiyor.

Radikal'de sokak gazeteciliğine başlayan Cüneyt Özdemir, bilgisayarını bir an olsun yanından ayırmıyor ve hadiselerin içinden, damardan yorumları anında okurlarıyla paylaşıyor.

Gazeteci Can Aksın, artık Ayvalık'a yerleşti. Hem emekliliğin tadını çıkartıyor, hem de Ayvalık'ın birbirinden lezzetli ürünlerini internet kanalıyla pazarlıyor. (www.ayvalikpazari.com)