Aşağıdaki hikâyeyi, işkolikler için anlatıyorum. Kendisine ya da ailesine hiç zaman ayırmayıp, sabahtan akşama kadar işle meşgul olanlar, dikkatle okuyup ders alsın. Hikâyeyi bana gönderen Saim Güven'e de ayrıca teşekkür ediyorum.
***
Büyük kentin ve iş dünyasının gürültülü atmosferinden yorgun düşen zengin bir sanayici, küçük, temiz, gürültüsüz bir kıyı kasabasına tatile gitmişti. Rıhtımda sabah yürüyüşü yaparken, tuttuğu birkaç kasa balığı neşe içinde satmaya çalışan bir balıkçı dikkatini çekti.
"Merhaba balıkçı" dedi yaklaşarak,
"Bu sabah fazla balık tutamamışsın."
Balıkçı,
"Tutabilirdim" diye cevap verdi.
"Fakat bunun için daha uzun bir süre avlanmam gerekiyordu."
"Eeee.. Avlansaydın, bu saatte eve gidip de ne yapacaksın ki?.."
"Eşimi ve çocuklarımı alıp parka götüreceğim. Oğlumu salıncakta sallayacağız. Öğle yemeğini hep birlikte yiyeceğiz. Sonra ormanda yürüyeceğiz. Akşam olunca da evimize döneceğiz. Ben gitarımı eşim için çalarken, o küçük bebeğimize ninni söyleyecek."
"Yine de tüm gün balık tutmalısın dostum, yaptığın iş değil..."
Balıkçı şaşkın şaşkın sanayiciye bakarak
"Neden?" diye sordu.
"Gül gibi geçinip gidiyoruz işte..."
Sanayici gülerek,
"Olur mu öyle şey?" dedi.
"Hayat yalnızca geçinmek değil ki başka şeyler de var..."
- Başka ne var?
Sanayici, balıkçının yanına giderek sandalına oturdu ve anlatmaya başladı:
- Bence balık tutmaya daha çok zaman ayırmalısın. Daha çok balık tutup daha fazla para kazanarak tekneni büyütmelisin. Onunla daha çok balık tutacaksın. Daha fazla kazanacak, kazandığınla modern avlanma tekniği satın alacaksın. Birkaç balıkçı filon olacak. Derken, zamanla şirketleşeceksin. Sonra zamanı geldiğinde şirketlerini halka açacaksın. Dünyanın her tarafına balık ve balık ürünleri satacaksın.
Balıkçı, sanayicinin anlattıklarını anlamakta zorlanıyordu. O susunca çekinerek sordu:
- Bunu neden yapayım?
- Nedeni para! Çok paran olacak, milyon dolarlarla oynayacaksın.
- Peki sonra?
- İşler yoluna girip adamakıllı zengin olduktan sonra, istersen emekliye ayrılır, küçük, temiz, gürültüsüz bir balıkçı kasabasına yerleşirsin. Artık keyfin çektikçe denize açılır, yalnızca zevk için tutarsın. Kalan zamanını eşine ve çocuklarına ayırırsın. Onları parkta, ormanda gezdirirsin. Akşamları evinizde birbirinize eski günleri anlatır, eşine gitar çalıp onu mutlu edersin. Nasıl, anlattıklarım hoşuna gitti, değil mi?
- İyi de, ben zaten öyle yaşıyorum. Mutluluğumu neden yıllar sonrasına erteleyeyim?