Şu anda, Anayasa Mahkemesi, 11 asıl üyeye sahip. Ama Askeri Yargıtay'dan gelen Abdullah Necmi Özler emekliye ayrıldığı için, hâlâ koltuğu boş. Görevde bulunan 10 üyeden 7'sini Sezer, birini Demirel, birini Özal, birini Gül seçmiş durumda. Yıl sonunda, Sezer'in atadığı Şevket Apalak da emekli olacak. Gül, hem Özler'in, hem de Apalak'ın yerine 2 asıl üye atayacak. Böylece, 2010 senesi sonunda, 11 asıl üyeden 6'sını Sezer, birini Demirel, birini Özal, 3'ünü Gül seçmiş olacak. Anayasa Mahkemesi'nin 4 yedek üyesinden 3'ünü Gül, birini de Sezer seçti.
Demek istediğimiz şu: Hiçbir düzenleme yapılmasa dahi, Cumhurbaşkanı Gül, giderek Anayasa Mahkemesi'nde daha fazla üye seçmiş olacak.
Yeni düzenlemeyle, bu etki hızlandırılıyor. Yedek üyeler asıl üye haline geliyor. Böylece, üye sayısı 17'ye çıkarılan Anayasa Mahkemesi'ne, 6 üyeyi Gül atamış olacak. Yedek üye Fettah Oto'nun da asıl üyeye dönüşmesiyle, Sezer'in atadığı üye sayısı 7'yi bulacak. Özal'ın ve Demirel'in atadığı üyelerle birlikte bu 15 kişi, 65 yaşında emekli olana kadar -yeni düzenlemeden sonra da- görevlerini sürdürecekler; anayasa değişikliği gerçekleşince, sadece iki kişi TBMM tarafından seçilecek.
Aslında Anayasa Mahkemesi'ne üye seçme yöntemi aşağı yukarı aynı kalıyor. Gene cumhurbaşkanı etkili. Ama cumhurbaşkanı farklı bir eğilimden olduğu için, bu durum Anayasa Mahkemesi'ne yansıyabiliyor. Değişiklik yapılmasaydı da yansıyacaktı; belki biraz daha yavaş.
Özetle: 17 kişiden oluşacak Anayasa Mahkemesi'nin 15'i eski üyeler. Bunun 7'sini Sezer, 6'sını Gül, birini Demirel, birini Özal seçti. TBMM, sadece 2 yeni üye seçecek. Keşke seçimde, nitelikli bir çoğunluk aransaydı. Ama aranmıyor diye, hukuka aykırılıktan söz etmek mümkün mü? Başka ülkelerde hükûmetler bile Anayasa Mahkemesi'ne üye atayabiliyor. Meselâ, Avusturya ve İspanya.