Genel geçer bir söz var: "Türkiye'de gerçek gündemi konuşmuyoruz. Hep suni gündem yaratılıyor."
Peki neymiş gerçek gündem?
- İşsizlik, yoksulluk.
Vatandaş cebindeki paranın aşınmasından şikâyetçi. İşi yok, aşı yok. Tamam! Ama acaba, gazetelerde bu meseleler hiç yer almıyor mu?
Ekonomi sayfalarına bir göz atın: İşsizlik oranları, enflasyon haberleri, milli gelir rakamları, IMF ile yürütülen müzakereler...
Türkiye, Yunanistan gibi iflas etse, birileri çıkıp, "Kendinizi kurtarmak için Heybeli'yi, Büyükada'yı, Kınalı'yı satın" dese, ekonomik sorunlar manşetlere tırmanmaz mı? Meselâ, Ecevit hükûmeti dönemindeki gibi olsak (DSP-ANAP-MHP koalisyonu), bankalar batsa, TL yerlerde sürünse, faizler % 7000'leri vursa, Borsa çökse, iflaslar birbirini takip etse, hiç şüpheniz olmasın, ekonomik konular manşetlerden inmez. Fakat şu anda, öylesine fırtınalı bir denizde yol almıyor bizim teknemiz. Hatta, değerlendirme kuruluşlarının notumuzu yükseltmesine bakılırsa, diğer ülkelerle karşılaştırıldığımızda, Türkiye, daha güvenli bir güzergâhta seyrediyor. Bu yüzden inanmayın "suni gündem" lâfına. Anayasa paketi, ya da Balyoz operasyonu veyahut diğer darbe teşebbüsleri "yapay" değil, "damardan" meselelerdir.
"AK Parti, anayasaya el atmakta gecikti" denilebilir. Paket yetersiz veya eksik bulunabilir. Ama burun kıvırarak, küçümseyen, "Şimdi sırası mı?" diyenlerden olmayın. Eğer doğru bir iş yapılıyorsa, adım atmanın her zaman sırasıdır. "İş yanlış" derseniz, onu da tartışalım. Neden yanlış?