Evvelki akşam, Fehmi Koru'nun fasıl davetinde tam da ruhumu dinlendirmişken, TV 8'deki tartışma programında, Türkiye gerçekleriyle karşılaşıp, gene "çıkmaz sokaklarda" kayboldum.
"Çıkmaz sokak" teşhisim doğru; çünkü, hastalık belli; fakat, çözüm yolları tıkalı. 12 Eylül anayasası, değişmeli. Bu konuda herkes hemfikir. Sonra... "Ama"lar başlayıveriyor.
Bu Meclis yaralı. Anayasa Mahkemesi'nin AK Parti ve DTP hakkında verdiği kararlar var. Laiklik karşıtlığından mahkûm olan AK Parti ile bölücülükten mahkûm olan eski DTP milletvekilleri, anayasa değişikliğinde oy kullanmaya, "ehil" değil.
Geç kalındı; fırsat kaçtı. Meclis sona yaklaşırken, bu değişikliğe tevessül etmek, en azından etik olmaz.
Bugünkü kutuplaşma ortamında uzlaşma sağlanamaz. Uzlaşma olmadan da, anayasa değiştirilmemeli.
Anayasa değiştirilirse, referanduma gitmeden, Anayasa Mahkemesi'ne başvurur, engelleme yaparız.
Referanduma bir yıldan önce gidilemez. AK Parti, 60 güne indiriyorum derken, süreyi bir yıla çıkarttı.
Önce dokunulmazlığın sınırlandırılmasıyla ilgili maddeyi parlamentodan geçirelim, ancak sonra uzlaşmaya yanaşırız.