Albay Erkan Y.B'nin cebine, o kâğıdı neden polis koysun? Demek polis, albay ve binbaşının o civarda birini sürekli takip ettiğini biliyor, derhal bir komplo hazırlıyor. İhbar telefonunun Amerika'dan geldiği ileri sürüldüğüne göre, belli ki komployu Fethullah Gülen yönetiyor! Terörle Mücadele Şubesi'ne telefon ettirip, aracın yerini ve plakasını verdiriyor. Ankara'daki bir başka polise de, "Bir pusulaya Bülent Arınç'ın ismini yazın, yakaladığınız askerin cebine koyun" talimatını veriyor. Gününün önemli bir kısmını ibadetle geçiren Fethullah Gülen, demek, geride kalan zamanını da, Ankara polisini, Özel Harp'e operasyon için örgütlemeye ayırıyor!
Ama, bu iddianın aksayan başka yönleri de var: Albay, elini cebine atınca, önce kâğıt yere düşmüş. Sonra o kâğıdı, polise göstermiş, tekrar cebine koymuş. Acaba gerçekten polise gösterdi mi? Neden kendisine ait olmayan kâğıdı tekrar cebene koydu? (Bu birinci ve ikinci soru.) Peki kâğıdı neden ikinci defa cebinden çıkarıyor? (Bu üçüncü soru) O sırada tesadüfen mi su içmek ihtiyacı duyuyor? (Dördüncü soru) Anlaşılıyor ki, su şişesi bir elinde, diğer elinde kâğıt ve şişenin kapağı duruyor.
Acaba kâğıt buruşturulmuş mu? (Beşinci soru) Polis "Aç elini" dediğine göre, buruşturarak avucunun içine almış.
Gelelim binbaşıya... Aynı kâğıdı, tutanak kâğıtlarının altında gördüğünü söylüyor. "O anda, niçin bunu kayda geçirmediniz?" sualine ise, "Unuttum; aklıma gelmedi" cevabını veriyor.
Böyle önemli bir bilgi, işin püf noktası unutulur mu?