Philip Willan'ın, İtalya'daki Gladyo terörünü anlattığı "Kuklacılar" kitabını okurken, Ergenekon ile benzerlikler karşısında hayrete düştüm. Şöyle diyor Willan: "Sürekli terörizm baskısı, solcu siyasi partilere gözdağı vermek ve halkın güvenlik talebini arttırmak için yeterliydi... Ama 1974'e gelindiğinde, gerilim stratejisinin işe yaramadığı anlaşıldı. Bağımsız savcıların yürüttüğü soruşturmalar, bombalama furyasının arkasındakinin solcular değil, sağcılar olduğunu ortaya koyuyorlardı ve komünistler lehine siyasal destek büyüyordu."
İtalya'da amaç, Komünist Parti'yi iktidardan uzakta tutmaktı. Çeşitli eylemlerle bu partinin büyük bir tehdit oluşturduğu izlenimi yaratılmak isteniyordu. İstihbarat servislerinin -Komünist Parti'yi revizyonist olarak gören- Kızıl Tugaylar'dan da yararlandığı iddiaları mevcuttu. Kızıl Tugayların dünyada büyük yankı uyandıran bir eylemi, İtalya'nın başbakanlarından Aldo Moro'nun 1978'de kaçırılması ve ardından öldürülmesiydi. Moro, İtalyan Komünist Partisi Genel Sekreteri Enrico Berlinguer ile yakın ilişki halindeydi ve yükselen krizle başa çıkabilmek için, Komünistlerin de içinde olacağı Ulusal Birlik hükûmetini oluşturmayı arzu ediyordu. "Tarihi uzlaşma" adı verilen Moro'nun planı, 3 aşama ihtiva ediyordu: 1) Komünistler, muhalefetlerini askıya alacak ve faydalı bir tarafsızlık politikası sergileyecek. 2) Hükûmetin dışarıdan aktif destekçileri olacaklar. 3) Komünist bakanlar kabineye girecek.
Komünistleri, Avrupa'nın göbeğindeki bir ülkede iktidarda görmek, başta Amerika olmak üzere, çok sayıda ülkeyi tedirgin ediyordu. Tabii, İtalya'daki P2 Mason Locası ile aşırı sağcılar ve aşırı solcular da bundan büyük rahatsızlık duyuyordu. İşte böyle bir dönemde, 13 Mart 1978'de, Aldo Moro Kızıl Tugaylar tarafından kaçırıldı. İtalya hükûmeti, Kızıl Tugayların talebini karşılamadı ve teröristleri salıvermedi; Aldo Moro, 2 aya yakın bir süre tutuklu kaldıktan sonra, öldürülmüş olarak, bir arabada bulundu. Görünüşte Moro'yu öldüren Kızıl Tugaylardı ama bu aşırı sol örgütün İtalya'nın derin güçleri tarafından kullanılmış olabileceği şüphesi devam etti.
Yalnız şunu kesin olarak söyleyebiliriz: "Gladyo" soruşturmaları ve mafya-politikacı ilişkilerini ele alan "Temiz Eller" operasyonu sonrasında, İtalya istikrara kavuştu. Gladyo'nun tasfiyesiyle birlikte bu ülkenin ufkunu karartan terör eylemleri ve bombalamalar da son buldu.