Ergenekon davasındaki gibi, Bülent Arınç'a suikast olayında da kamuoyu ikiye ayrıldı. "İnananlar" ve "İnanmayanlar." Hatta Deniz Baykal, "Berlusconi sendromu" diyecek kadar işi ileriye götürmüştü. Özellikle CHPliler son derece alaycı bir üslup kullanıyordu. Bakın hadise nerelere kadar uzandı ve ilk defa -şükürler olsun- sivil savcı ve hâkimler, zaman zaman "Kontrgerilla" diye de adlandırılan Özel Harp Dairesi'nin ya da Özel Kuvvetlerin içine girdi. Seferberlik Tetkik Kurulu'nun arşivlerine ulaşılabildi.
Seferberlik Tetkik Kurulu'nun, Tuğgeneral Daniş Karabelen tarafından, 1952'de kurulduğu, 1948'de, ABD'ye, "özel harp kurumları ve strateji eğitimi" için gönderilen 16 subayın, STK'nın resmi çekirdeğini oluşturduğu belirtiliyor. Bu subaylar arasında Karabelen'in yanı sıra, Turgut Sunalp, Ahmet Yıldız, Alparslan Türkeş, Suphi Karaman, Mucip Ataklı, Refik Tulga da bulunuyordu. Adı geçenlerin, isimlerinin daha sonra darbelerle birlikte anılması sadece bir tesadüf olabilir mi? Turgut Sunalp'i 12 Mart döneminden, özellikle, Faruk Gürler'i cumhurbaşkanı seçtirme gayretlerindeki rolüyle, 12 Eylül'de de Evren onaylı partisi MDP ile tanıyoruz. Diğerleri 27 Mayıs Milli Birlik Komitesi içinde yer almıştı; Refik Tulga ise, Celal Bayar'ın yaveriyken 27 Mayıs yönetimi tarafından İstanbul valiliğine getirilmişti.
Türk kamuoyunun Kıbrıs davasına dikkatini çekmek için başlatılan 6-7 Eylül olaylarında da Özel Harp'in parmağı olduğu artık biliniyor.
Seferberlik Tetkik Dairesi komünizmle mücadele diye işe başladı ama komünizm tehlikesi ortadan kalkınca, bu yapı, "millileşti" "Ergenekonlaştı"
Başka tehditleri(!) bertaraf etmeye yöneldi. Bu tehditler "irtica" ve "bölücülüktü." Psikolojik harp ile tehdidi abartmaya yönelik eylemler yapıldı, bu konuda çeşitli andıçlar devreye girdi.
Kıbrıs Barış Harekatı dolayısıyla ABD'den gelen para kesilince o tarihte başbakan olan Ecevit ilk defa Özel Harp'in ismini duymuş, daha sonra teşkilatta, sivillerin de kullanıldığını öğrenmişti. Hatta Tümgeneral Sabri Yirmibeşoğlu ile Kars'ın Sarıkamış ilçesinde yaptığı bir konuşmadan söz edilir.
Ecevit Yirmibeşoğlu'na sordu: "Farz- ı muhal, buradaki MHP il başkanı, aynı zamanda Özel Harp Dairesi'nin sivil uzantısındaki gizli elemanlardan biri olamaz mı?" Yirmibeşoğlu samimiyetle cevap verdi: "Evet, öyledir ama kendisi çok güvenilir, vatansever bir arkadaşımızdır."
12 Eylül öncesindeki kavganın ateşleyicileri arasında da bu yapı gösterilmektedir. Bu yüzden diyoruz ki, evvelki gün gerçekleştirilen operasyon, tarimizin karanlıkta kalan bazı sayfalarını aydınlatacak çok önemli bir adımdır.
"Kara Kutu", tam açılmasa dahi aralanıyor.