Kemal Kılıçdaroğlu, Başbakanlık Müsteşarı Efkan Ala'yı suçlayıp, Telekom'da Oger'in temsilcisi olduğunu söylemişti. Ala'nın, Hazine temsilcisi olduğu ortaya çıktı.
Melih Gökçek'e yönelik en kuvvetli iddiası sayaç meselesiydi. "Sayaç alımında yolsuzluk yapıldı; İstanbul Belediyesi'nin 23 Euro'ya aldığı sayaca, Melih Gökçek 168 Euro verdi" diyordu. Oysa Gökçek sayacı 168 Euro'ya değil, 63 Euro'ya almıştı. İstanbul'un 23 Euro'dan aldığı sayaç, peşin ödeme imkânı veren elektronik değil, mekanik sayaçtı.
Kılıçdaroğlu, Dengir Fırat'a da, "Baron" lakabını takmıştı. 27 Şubat 2008'de, ortağı olduğu Menas'a ait bir TIR'da uyuşturucu yakalandığını, bu yüzden Menas'ın kırmızı hat uygulamasına tâbi tutulduğunu iddia etmişti. Oysa, uyuşturucunun yakalandığı 27 Şubat 2008'de, Fırat, Menas'ın ortağı değildi; hisselerini devretmişti. Uyuşturucu yakalanan TIR, zaten Menas'a ait değildi. Menas, senede 1500 TIR'lık ihracat yapıyordu. Uyuşturucu, kiraladığı TIR'lardan birinde ele geçirilmişti.
Dengir Fırat, Kılıçdaroğlu için, "Etrafı sulayan arazözler var ya, onun gibi" demişti ve ilâve etmişti: "Yalnız içinde temiz su taşımıyor; vidanjör gibi pislik var. Geçerken etrafa saçıyor, siz üzerinizdeki pisliği temizlemeye çalışıyorsunuz. Dinlemiyor bile; yoluna devam ediyor. Pislik üzerinize yapışıyor."
Bu son olay da, Dengir Fırat'ın haklılığını göstermiş oldu.