Eski Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök, Fikret Bilâ'ya açıklamalarda bulundu. Bir cümlesi, istismara açıktı ve maalesef bundan yararlananlar çıktı. Fikret Bilâ, Anayasa'nın 66'ncı maddesindeki "Türk devletine vatandaşlık bağıyla bağlı herkes Türk'tür" tanımının değiştirilmesi hususunda ne düşündüğünü Özkök Paşa'ya soruyor, o da, "Türk" kelimesinin etnik kökeni ifade etmediğini, bütün Türkiye vatandaşlarını kapsadığını söylüyor; yalnız, bu konuda halkın ikna edilmesi gerektiğini vurguluyor.
Gerçekten de, Hilmi Özkök'ün dediği gibi "ikna" çok önemli. Çünkü "Biz 'Türk' kelimesiyle, etnik kökeni kastetmiyoruz" deseniz dahi, Kürt kökenli vatandaşlarımız aynı şekilde düşünmüyorsa, uzlaşmaya varmak mümkün değil. Devletimiz, maalesef, çok uzun yıllardan beri "ikna" değil, "dayatma" yolunu seçmişti. Okullardaki "Türk'üm doğruyum, çalışkanım" diye başlayan ant ya da Güneydoğu'da dağlara yazılan "Ne mutlu Türk'üm diyene" sloganı bunun örnekleri. Madem, "asimilasyoncu" bir amaç güdülmüyor, madem bu kelime etnik bir anlam taşımıyor, nedir bu ısrar?
Fikret Bilâ ile konuşmasında Hilmi Özkök, etnik referanstan kaçınmak için herkesi kapsayan kelimeler kullanıldığını da hatırlatmış; Osmanlı, Selçuklu, Amerikalı örneklerini vermiş. Bu sözleri, "Özkök Paşa Türkiye'nin ismini değiştirmek istiyor" diye yorumlamak mümkün mü? Üstelik kendisi, yanlış anlamayı bertaraf etmek amacıyla, hem Türkiye'nin adını değiştirmeyi teklif etmediğini vurguluyor, hem de, zaten kimsenin "Türkiye" kelimesini tartışmaya açmadığını belirtiyor.
Baktım, 18 Ağustos'taki "Kimler Genelkurmay Başkanı olmuş" yazısında, Fatih Altaylı, Özkök Paşa'yı, Öcalan çizgisine oturtmuş. Şöyle yazıyor: "Terör örgütünün hapisteki liderinin eski Genelkurmay Başkanı'ndan geri kalır tarafı yok. Ama biraz daha haddini biliyor. Öcalan, Türkiye'nin adı hariç, her şeyini tartışmaya açıyor... Öcalan'ı aratmayan eski bir Genelkurmay Başkanımız var..."
Benim gözümde Hilmi Özkök, Türkiye'yi büyük badirelere sokacak bir askeri darbeyi önleyen, cesur ve vatansever bir komutandır. Bu özelliğiyle, geçmişte çok hedef tahtası haline geldi. Hatta bugün, "Madem biliyordun, darbecileri neden yargılamadın?" diye gene onu sorumlu tutmaya çalışanlar var. Kürt konusundaki sözlerinin çarpıtılmasını da, aynı paket içinde mütalâa ediyorum.
Hilmi Özkök suçlu... Çünkü çözümü demokraside arıyor; çünkü fikir özgürlüğüne inanıyor; suçlu, çünkü Türkiye'yi Şener Eruygur zihniyetine teslim etmedi ve üçüncü dünya ülkelerine has bir Baas rejiminin ülkemizin başına çorap örmesine izin vermedi.