Eski Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök "Madem Ayışığı ve Yakamoz'dan haberdardınız, bunların bilgisayar slaytlarını gördünüz, öyleyse neden sorumluları yargılamadınız?" şeklindeki sorulara muhatap kalıyor. Sanki Türkiye'de hiç darbe ortamları yaşamadık, tabandan gelen o kalkışmanın zirvedeki sağduyulu insanları nasıl silip süpürdüğünü görmedik. Ayışığı ve Yakamoz, 1970'lerdeki 9 Mart kalkışmasını andırıyordu. Askersivil işbirliğiyle, ulusalcı, solcu, antiemperyalist, Batı'ya kapalı, içine dönük bir iktidar kurmaktı hedef. 12 Mart döneminin Genelkurmay Başkanı Memduh Tağmaç, o dalgayı bastırabilmek için, 12 Mart'ta Adalet Partisi iktidarına karşı muhtıra vermek zorunda kalmıştı. Daha geriye gidelim... 27 Mayıs'ta, darbeciler, Genelkurmay Başkanı Rüştü Eldelhun'un apoletlerini söküp, komutanlarını Yassıada'ya göndermişlerdi.
Orgeneral Hilmi Özkök, ordu içindeki darbeci komutanları yargılamaya kalkışsaydı, onların medya içindeki müttefikleri kimbilir nasıl kıyamet koparırdı? Bilgisayar çıktısı Ayışığı ve Yakamoz slaytları, Dursun Çiçek'in yazdığı söylenen belgeyle aynı muameleye maruz kalmaz mıydı? İsmi verilmeyen komutanların seçme gazetelerde açıklamaları yayınlanır, genç subaylar rahatsızlıklarını dile getirir, "TSK'yı zayıflatmak isteyen" Hilmi Özkök de, iktidar işbirlikçisi ilân edilirdi.
Darbe meselesi, Nisan 2007'de, Özden Örnek'in günlükleri Nokta dergisinde yayınlanınca ciddiyet kazandı; delillendirilebildi. O tarihte, Hilmi Özkök, emekli olmuştu.