Eski Genelkurmay Başkanı İsmail Hakkı Karadayı'ya ait olduğu söylenen bir kaset mevcut. Teferruatı gazetelerde çıktı. Bir özet vermek ve konuşmayı daha anlaşılır kelimelerle açmak gerekirse, Karadayı, muhatabına şunları söylüyor:
1) Erkan Mumcu'ya Cumhurbaşkanlığı oylamasına girme dedim, girmedi.
2) Cumhurbaşkanı'nın halk tarafından seçilmesine ilişkin anayasa değişikliğinin sakıncalı olduğunu söyledim. O oylamaya da girmemesini telkin ettim. Oysa teklifi zaten Mumcu yaptı, AKP üzerine atladı. 367'yi bulamazlarsa kadük oluyor. ANAP'tan biriki kişiye daha telefon ettim. CHP'den oraya geçmiş olanlara. "Teklif Genel Başkan'ın, girmeliyiz" diyorlar; o zaman çekimser oy kullanmalarını söyledim.
3) Sabih Kanadoğlu ile gece konuştum. "Kötü istikamete gidiyorlar" dedi. Cumhurbaşkanı, anayasa değişikliğini veto edemez, ancak referanduma gönderebilir. Bunun için de 120 gün süre gerekiyor. Fakat bunlar bir kanun çıkaracakmış.
4) Eğer seçimlerde başarılı olunmazsa, Cumhurbaşkanlığı'na kendi adamlarından biri gelir, genel seçimde de ekseriyetle başa geçerlerse, asker temizler bunu.
İsmail Hakkı Karadayı, konuşma için "montaj" diyor. Özden Örnek de günlüklerini inkâr etmedi mi? Ama Karadayı'nın telefondaki konuşması, o günlerde cereyan eden hadiselerle örtüşüyor.
O tarihte siyasi ortam
27 Nisan 2007'de Abdullah Gül'ün cumhurbaşkanlığı oylandı. Gül 357 oy aldı. Birinci turda 3'te 2 çoğunluk olan 367'ye ulaşılamamıştı. Ama Sabih Kanadoğlu'nun ortaya attığı formüle göre, toplantı yeter sayısı da 367 olmalıydı. CHP, birinci oylamayı, o gün, Anayasa Mahkemesi'ne taşıdı. O gece de 23.17'de, Abdullah Gül'ün cumhurbaşkanı seçilmesini engellemek üzere Genelkurmay bir emuhtıra yayınladı.
Aslında, 27 Nisan günü, Erkan Mumcu ve ANAP'lı milletvekillerinin Genel Kurul'a girmesi bekleniyordu. Hatta Mumcu, AK Parti'ye, "Cumhurbaşkanı'nın halk tarafından seçilmesi yönünde bir anayasa değişikliğine gidin, biz Meclis'e geliriz" sözünü vermişti. (Karadayı'nın "Teklifi Mumcu yaptı, AK Parti üzerine atladı" dediği budur.) Mehmet Ağar'ın da katılmayacağı şeklinde bir açıklaması olmamıştı. 27 Nisan'da, Genel Kurul'da 367 milletvekilinin hazır bulunacağı sanılıyordu. Her şey son gün değişti. Çünkü Karadayı'nın da ses kaydından anlaşılacağı üzere, 28 Şubat benzeri bir "ikna" faaliyet başlamıştı.
Yargı da, işe karıştı. 1 Mayıs'ta, Anayasa Mahkemesi, CHP'nin müracaatını neticelendirdi ve cumhurbaşkanı seçiminin 27 Nisan'da yapılan ilk oylamasının yürürlüğünü durdurdu; toplantı nisabı için 367'yi şart koştu. Meclis, cumhurbaşkanını seçmek üzere 5 Mayıs'ta toplandı. Ama yoklamada 367 bulunamadığı için, seçime geçilemedi ve Abdullah Gül adaylıktan çekildi.
"Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi" amacıyla hemen anayasa değişikliğine gidildi. 10 Mayıs'ta, Cumhurbaşkanı Necdet Sezer, "rejim değişikliği söz konusu" diye anayasa düzenlemesini veto etti. Paket, yeniden TBMM'den aynen geçti. Sezer, hukuken, ikinci defa vetosunu kullanamazdı; ama değişikliği onaylamadı ve referanduma götürdü. İptâl için de, Anayasa Mahkemesi'ne başvurdu. CHP de Anayasa Mahkemesi'ne gitti.
Zamanlama
İşte, Karadayı, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in vetosundan sonra, anayasa değişikliğinin ikinci defa parlamentoda ele alındığı günlerde, kayıtlara geçen konuşmayı yapıyor. Sabih Kanadoğlu'nun, "Cumhurbaşkanı veto edemez, ancak referanduma gönderebilir" demesinin sebebi de bu. 120 günlük süre, referandum propaganda sürecini işaret ediyor. O tarihte, AK Parti grubu, referandumun propaganda dönemini kısıtlayarak, 120 günden 45 güne indirecek bir kanun teklifi üzerinde çalışıyordu. "Bunlar bir kanun çıkaracakmış" cümlesiyle de bu kastediliyor.
***
Kusura bakmasın ama İsmail Hakkı Karadayı'nın "Ben bu sözleri sarf etmedim" şeklindeki tavzihine hiç inanmam. Eski Genelkurmay Başkanı'nın siyasete müdahalesi, bizzat Süleyman Demirel'in sözleriyle sabittir. 28 Şubat'taki tutumunu izah ederken, dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, "Nizamiye kapısından döndük" dememiş miydi? O tarihte Genelkurmay Başkanı İsmail Hakkı Karadayı değil miydi? Cumhurbaşkanlığı seçiminde, yargı mensubundan siyasetçiye ve askere kadar herkes hukuk dışı davranışlar sergiledi. Karadayı da bunlardan biriydi.