Sevgili okuyucular, ben, şehit Başbakanımız Adnan Menderes'i çok sevdim. İnanınız, siz de O'nun devrinde yaşasaydınız, O'nu görseydiniz çok severdiniz. Zira O, sevgi dolu bir insandı; sevgisiyle milletini âdeta kucaklardı.
En üzgün zamanında bile daima güler yüzlü idi.
Kalbindeki iman ve milletine olan sevgisi, daima mütebessim, sevimli, güzel ve nuranî yüzüne aksetmişti. O'nu benim gibi çok seven rahmetli babama, 'Ne olur, bir defacık o tonton yanaklarından öpeyim' diye yalvarırdım. DP'nin Malatya yöneticisi olan babam beni O'na götürdüğünde o kadar heyecanlandım ki, ancak elini öpmeyi düşünebildim.
Lâkin O, beni kucağına alarak yanaklarımdan öpmüştü. O'nu alçakça şehit ettikleri tarihte 16 yaşındaydım ve Malatya Lisesi 2. sınıf öğrencisiydim.
O kara günü çok iyi hatırlıyorum. Bir taşkınlık yapmamam için babam beni odama kilitlemişti. Odamda saatlerce ağlamıştım...
***
Rahmetli
Adnan Menderes, sevabıyla, günahıyla, hizmetleri ve hatâlarıyla artık tarih oldu.
Bu millet O'nu çok sevdi. Hattâ ölümünden sonra
O'nu evliyâlık mertebesinde görenler vardı.
Çocuklarının adını
'Adnan' ve
'Menderes' koydular.
Yaşarken
O'ndan hoşlanmayan
CHP taraftarları da, vefatından sonra sevdiler veya en azından yapılan haksızlıklara üzüldüler. Bugün, hâlâ
27 Mayıs cânilerine hak veren bir avuç jakoben, ulusalcı ve marksist haricinde, hiç kimse
27 Mayıs Cehennemi'nde olan biteni hoş görmemektedir.
Merhum
Menderes'in
Türk Milleti'ne ve
Türkiye'ye sayılamayacak kadar çok hizmetleri vardır.
O,
'Millî Şeflik Diktası' dönemini kapatmış,
Türkiye'yi demokratik rejime geçirmiş ve yepyeni bir hizmet çığırı açarak bütün sektörlerdeki hizmetleri çığ gibi büyüterek katlamıştır.
Tek parti dikta rejiminin halkı hor gören yönetimi yerine, halka değer veren ve halkın ayağına giden bir hizmet anlayışını benimsetmiştir.
O'nun döneminde
Türkiye dışa açılmış, aktif bir dış politika uygulanmaya başlanmış ve ekonomik büyüme görülmedik şekilde hızlanmıştır.
Her hizmeti bir yana, ezanın kelamullahın aslına uygun şekilde okutulmasını gerçekleştirmesinin dahi, merhum
Menderes'in okunan her ezanda ruhunun şâd olmasını sağladığına inanıyorum.
***
ATV'de yayınlanmaya başlayan
'Ben Onu Çok Sevdim' adlı diziyi heyecan ve gözyaşlarıyla seyrediyorum.
Bazı dostlar, koskoca
Menderes döneminin bir
'aşk hikâyesi' hâlinde takdimini tenkit ediyorlar. Lâkin, kupkuru ve siyasetten ibaret belgesel gibi bir dizi yerine
'sevgi' temalı ve duygu dolu bir dizi bence daha hoş olmuş.
Evlilik dışı bir münasebeti tasvip etmek mümkün değil ama o iğrenç
Yassıada duruşmalarında
Ayhan Aydan'ın
'Ben onu çok sevdim' diye haykırması, seven gönülleri memnun etmiş ve
Ayhan Aydan'ı çok yüceltmişti. Dizi oyuncuları
Mehmet Aslantuğ ile
Birce Akalay'ı, diğer kıymetli oyuncuları, senarist, yapımcı ve yönetmeni tebrik ediyorum.
***
Rahmetli
Berrin Menderes Hanımefendi'yi tanımak şerefine nâil olmuştum.
O, tam bir asalet ve fedakârlık timsali idi.
Merhum
Mutlu Menderes Mülkiye'den sınıf arkadaşım, rahmetli
Aydın Menderes de yakın dostumdu.
Yüksel Menderes de dahil hepsine
Cenab-ı Hakk'tan rahmet diliyorum.
Rahmetli
Aydın Menderes, irtihalinden bir müddet önce kaleme aldığım
'Menderes'e Ağıt' isimli yazımın,
O'nun hakkında yazılan en güzel ve duygulu yazı olduğunu söylemişti. Ben de ona şu cevabı vermiştim:
'Çünkü ben onu çok sevdim...' Rahat uyu benim canım başbakanım...
Nûr içinde yat. Ruhun şâd, mekânın cennet olsun.