Geçen gün Kanal 24'ün 'Keşke Olmasaydı' isimli programında 24 Ocak Ekonomik Kararları'nı anlattım. Program'da, benim haricimde o esnada özel sektörde çalışan eski bakan Bülent Akarcalı ve zamanın Merkez Bankası Başkan Yardımcısı ile bu kararlarla hiç ilgisi olmayan üç marksist öğretim üyesinin görüşleri alınmıştı. Tahmin edeceğiniz gibi bizim eski tüfek marksist hocalar, zaten ideolojilerine uygun olmayan bu kararları yerin dibine sokmaya çalıştılar.
Bence asıl hatâ, Türk ekonomisinin bu en hayırlı ve önemli olayının 'Keşke Olmasaydı' başlığı altında ele alınmasaydı. Ben de 'İyi ki oldu' diyorum...
***
24 Ocak Kararları, Türk ekonomisinin
'dönüm noktası' olarak iktisat tarihimize geçmiştir.
Ecevit'in ünlü
Güneş Moteli Hükûmeti'nin Aralık 1979'da istifası üzerine,
Demirel'in başkanlığında
AP Azınlık Hükûmeti kurulmuştu. Ocak 1980'de enflâsyon oranı yüzde 100'ü geçmiş;
Demirel'in deyişiyle
'70 sente muhtaç' hâle gelmiştik. Türk ekonomisi iflâsın eşiğindeydi.
Türkiye'nin
'moratoryum' ilân etmesi düşünülüyordu.
Demirel, çok isabetli bir karar vererek rahmetli
Turgut Özal'ı
Başbakanlık Müsteşarlığı'na ve
DPT Müsteşar Vekilliği'ne tayin etti.
Özal, beni
Müsteşar Yardımcılığı'na atadı. Sonra
Yıldırım Aktürk ile
Hüsnü Doğan'ı getirerek
24 Ocak'ın çekirdek ekibini tamamladı.
24 Ocak Kararları'nın siyasî başarısı
Demirel'e, teknik başarısı ise
Özal'a aittir.
***
24 Ocak Ekonomik Programı'nın tarihî önemini şöyle özetleyebiliriz:
1. Felsefe Değişikliği: 24 Ocak,
Türkiye'de
'gerçek piyasa ekonomisi'ne geçişi ifade eder. Türk ekonomisi, 24 Ocak 1980'e kadar olan dönemde, ideolojik değilse de sistem bakımından
sosyalist bir ekonominin geriliği içinde olmuştur. 24 Ocak'ta, ekonominin ana mekanizmasının
'rekabet'e dayandığı ve ana motivasyonunun
'kâr' elde etmek olduğu keşfedilmiştir. Döviz kurlarından başlanarak gerçekçi bir ekonomi politikası takip edilmiş; çifte fiyatlar ve karaborsacılık kalkmış; ithalât kotaları saçmalığına son verilmiştir.
2. Sistem Değişikliği:
Türkiye, 24 Ocak'ta içine hapsedildiği fânusu kırarak devletçi ekonomik modelini değiştirmiştir. Bu tarihe kadar uygulanan
'ithâl ikamesi' sistemi kökten değiştirilerek, ekonominin kendi ayakları üzerinde durması sağlanmıştır
24 Ocak Açılımı sâyesinde Türk üreticisi ilk olarak sübvansiyonsuz ve yasaksız ekonomik şartlar içinde, dünya ekonomisine uygun üretime başlamıştır.
3. Dışarıya Açılma: İthâl ikamesi sisteminin yıkılışıyla Türk üreticisi, ürettiği mal ve hizmetlerin kalitesini arttırmış ve özellikle
'ihraç malları üretimi'ne ağırlık vermiştir. Bunun neticesinde, ilk olarak geleneksel ihraç ürünleri diye bilinen madencilik ürünleri ile fındık, fıstık, üzüm gibi çerezlerin dışına çıkılabilmiş ve çok kısa zamanda
'ihracat patlaması' yaşanarak
Türkiye dünyaya açılmıştır.
***
Bu tarihî dönüm noktasından sonra, Türk ekonomisi sırtındaki yükleri atmış; önce
Özal'la, sonra da
Erdoğan'la iki
'Altın Devir' yaşamıştır. Artık,
Erdoğan'ın liderliğinde
'2023 Hedefi'ne ulaşabilmek
Türk Milleti ve
Türkiye için bir hayâl değildir.