AK Parti Ankara Milletvekili Prof. Dr. Seyit Sertçelik, Rus arşivlerinde 8 yıl çalışarak Ermeniler hakkındaki bütün belgeleri incelemiş; son olarak TBMM tarafından yayınlanan 'Rus ve Ermeni Kaynakları Işığında Ermeni Sorununun Ortaya Çıkış Süreci' isimli eserini hazırlamıştır.
Prof. Sertçelik, 'Ermeni Belleteni' dergisinin 1916'da yayınladığı başyazıda, 'Şimdi yavaş yavaş yok olanların büyük bölümü ortaya çıkıyor. Ancak, devasa boyutlarda olduğu söylenen felâket ne mutlu ki gerçekleşmedi' denildiğini; Ermeni yayıncılarından Arsak Çobanyan'ın da 'Türkiye'de Ermenilerin yok edildiği gerçek değildir' dediğini belgeleriyle anlatan Sertçelik, tehciri, ulusal ve uluslararası hukuk bakımından meşruiyeti ve hukukîliği bulunan bir devlet tasarrufu olduğunu söylüyor.
'Ermeni Soykırımı', siyasî sebeplerle uydurulmuş koca bir yalan ve iftiradan ibarettir. Buna karşılık, Ermeni komitacılarının Rus ordusunun desteğinde uyguladığı 'Türk Soykırımı', delillere ve belgelere dayanan tarihî bir gerçektir. Sadece küçük bir örnek olarak: Erivan Vilâyeti'nde (bugünkü Ermenistan Cumhuriyeti) 1918-1920 arasında, Taşnak Hükûmeti ve Taşnak Ordusu'nca gerçekleştirilen soykırımda, burada yaşayan 575 bin Türk'ten 568 bini öldürülmüştür. Bu rakamı Ermeni araştırmacısı Zevan Karkodyan, 'Sovyet Ermenistan'ın Ahalisi 1831-1931' adlı kitabında tasdik etmektedir.
O kadar uzağa gitmeye lüzum yok; 1915'te tehcir kararının alınmasında tesirli olan hadisede, Van'da bir gecede 35 bin Müslüman Türk ve Kürt katliama tabî tutulmuşlardır.
***
Bu gerçekleri, dünyanın bütün arşivlerinde yer alan onbinlerce belge ile çoğaltmamız mümkündür. Buna mukabil,
Ermeni diyasporasının elinde, artık bir savaş propagandası mahsulü olduğu kabul edilen
'Mavi Kitap' masallarından başka tek geçerli bilimsel belge bulunmamaktadır.
Türkiye'nin düşmanı değilseniz,
Türk Milleti'ne karşı bir nefretiniz ya da aşağılık kompleksiniz yoksa,
Ermeni diyasporasının maaşa bağladıkları arasında bulunmuyorsanız, yüz sene önceki bu iftiraları nasıl gerçek kabul edip özür dilemeye kalkışırsınız?
Bizi içimizden hançerleyen bazı aydın bozuntuları,
Türkiye'nin
'resmî tarih' anlayışına karşı çıktıkları için bunu yaptıklarını anlatıyorlar. Halbuki bırakınız
Ermeni tehciri konusundaki
'resmî tarih' iddialarını; okullarda okuttuğumuz tarih kitaplarında
Ermenilere karşı husumet ifade eden tek bir bahis bulamazsınız. Bu yüzden de yeni nesiller son dönemde ortaya atılan diyaspora iftiralarını şaşkınlıkla izlemektedirler.
Ermeni iddiaları konusunda, aslında gerçekten bir
'resmî tarih' vardır. Bu, diyasporanın ve güdümündeki
Ermenistan'ın, hiçbir bilimsel ve sahih delile dayanmadan, bir
'millî ideoloji' hâline dönüştürdükleri
'resmî tarih' anlayışıdır.
***
Bu ırkçı ideoloji çerçevesinde
Ermeni Diyasporası'nın ve
Ermenistan'ın stratejisi açıktır:
Türkiye'yi, geçmişte atalarının ve
Türk Milleti'nin aslâ işlemediği bir suçtan dolayı
'özür dilemeye' zorlamak... Bunun hemen ardından tazminat ve toprak taleplerinin geleceğini bilmemek için ahmak ya da hain olmak gerekir.
Daha şimdiden malûm bazı kişiler
'özür dileme'yi dillerine dolamaya başlamışlardır. Böylece,
Kıbrıs'ta ve
Güneydoğu'da olduğu gibi bu konuda da yöneticileri
'ver kurtul' kolaycılığının câzibesine yöneltmeye çalışıyorlar.
Başbakan Erdoğan'ın dediği gibi,
'Türk Milleti'nin geçmişinde kara leke ve soykırım yoktur'.
Ermeni diyasporasının dış ve iç mihrakları boşuna uğraşmasınlar.