Büyük Birlik Partisi (BBP) Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu, 25 Mart 2009 tarihinde Mahalli Seçimler'den üç gün önce, seçim gezisi için kiraladığı helikopterin düşmesi sonucunda, arkadaşlarıyla birlikte hayatını kaybetti.
Rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu, kelimenin tam anlamıyla bir 'Alperen' idi. Ahmet Yesevi Hazretleri'nin sekiz asır sonra yaşamış bir temsilcisi gibiydi. İmanı, vatanseverliği, mücahedesi, dürüstlüğü ve güzel ahlâkıyla mütevazı bir gönül eriydi. O'nu çok severdim. Lâkin bu yazımın, bir dostun vefası veya hissettiği üzüntüyle ilgisi yoktur. Bu yazı, artık normal bir kaza değil, bir suikast olduğu anlaşılan olayın aydınlanması için yapılmış bir çağrıdır.
Muhsin Yazıcıoğlu vefat ettiğinde O'nu bir 'şehit' olarak anmıştım. Zira, hayatını ideallerine nasıl vakfettiğini ve siyaseti nasıl 'Allah rızası'için yaptığını biliyordum. Böylesine samimî bir mücahide ancak 'şehadet şerbeti' yakışabilirdi.
Aradan iki yıl geçtikten sonra ortaya çıkan delillerden, O'nun her mânâda 'şehit' olduğuna ve alçakça tertip edilmiş bir suikast sonucunda şehit edildiğine inanıyorum.
***
Helikopterin düşürüldüğü 25 Mart günü derhal
K.Maraş'ın
Göksun ilçesine gitmiştim. Hükûmet yetkilileri iyi niyetle kayıp helikopterin bulunması için ellerinden geleni yapmaya çalıştılar. Lâkin, ortamda büyük bir şaşkınlık ve düzensizlik hâkimdi.
Kayseri Valisi'nin, emniyet ve jandarma yetkililerinin tezat ve tutarsızlıklarla dolu ifadeleri bir yana, arama çalışmalarının özellikle saptırılmak istendiğini müşahede etmiştim. Nitekim enkaz çok gecikilerek tamamen ters bir istikamette bulundu.
Olay, savcılığa,
TBMM'ye ve nihayet
Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme Kurulu'na intikal ettirildi. Sonunda
DDK'nın tespitleri neticesinde şu tabloya ulaşıldı:
1. Helikopterin düştüğü esnada,
Genelkurmay'a ve
Hava Kuvvetleri'ne ait bölgedeki bütün radarlar aynı anda saat 15:03 ile 15:07 arasında 4 dakika karartılıyor. Yani helikopterin
Keş Dağı'na düştüğü sırada görüntü alınamıyor.
2.
Hava Kuvvetleri, helikopter düşmeden kaza mahalline birkaç km. mesafede (tam olarak 28.5 km.) F-4 ve F-16'ların varlığını kabul ediyor. Halbuki daha önce kaza mahalline 74 km. içinde
TSK'ya ait herhangi bir uçak olmadığı söylenmişti. Jetlerin 74 km. mesafede oldukları bile kabul edilse, radarların karartıldığı 4 dakikalık süre sonunda helikopterin olduğu bölgeden geçebilecek sürat limitleri içinde olduğu vurgulanıyor.
3. Uzmanlar, helikopterlerin, yanlarından geçen bir savaş uçağının saatte 2000 km.'lik rüzgârına dayanamayacağını söylüyorlar.
4. Karartmanın sona erdiği 14.59'daki radar görüntüsünde üç savaş uçağının kaza bölgesine en yakın geçtiği an görüntülenmiş bulunuyor.
5.
DDK'ya ve Başsavcılığa gönderilen bilgiler hakkındaki çelişkiler,
Genelkurmay'ın ve
Hava Kuvvetleri'nin verdikleri bilgilerin sıhhatini ve doğruluğunu tartışılır hâle getiriyor.
Hava Kuvvetleri'nin, radarların değil veri hatlarının bozulduğu açıklaması da
Genelkurmay ile çelişkili görülüyor.
***
Şehit Muhsin Yazıcıoğlu, ordusuna çok kıymet veren bir vatanseverdi. Bu suikastın
O'na canı gibi sevdiği ordusundan geldiğini kabul edemeyiz. Ancak, ne yazık ki
Ergenekon Çetesi'nin önemli bir ayağının ordu içinde odaklandığı da artık herkesin bildiği bir hakikattir. Diğer taraftan, yabancı servislerin de bu nevi suikastlar konusunda melanetlerini tahmin etmek güç olmasa gerektir.
Yazıcıoğlu'nun mücadele hayatında,
Türkiye'nin aleyhindeki birçok kumpasa vâkıf olduğunu da biliyoruz.
O'nun ortadan kaldırılması bu şer odaklarının işlerine gelmiştir.
Şu hususlarda gerekli tahkikatın yapılmasını bekliyoruz:
Radarlardaki karartma nasıl düzenlenmiştir?
Radar kayıt cihazları incelenmeli ve yapılan değişiklikler bulunmalıdır. lHelikopterin sonradan kaybolan
GPS cihazları bulunarak değerlendirilmelidir.
Muhtemel güzergâh hesapları yapılmalıdır.
***
Şehit Muhsin Yazıcıoğlu, rahat uyu... Şehadetindeki sır perdesi mutlaka kaldırılacaktır.
Şehit Alperenimize Cenab-ı Hakk'tan rahmet diliyoruz.