Türkiye'nin en iyi haber sitesi
TULU GÜMÜŞTEKİN

Yunanistan

Atina'dayım ve gördüklerim umut verici değil. 2010 yılının başından itibaren "kemer sıkma" programları uygulayan Yunanistan, bu süreç içinde beş değişik kemer sıkma paketi açıkladı. IMF, Avrupa Merkez Bankası ve Avrupa Komisyonu'ndan oluşan üçlü (Troika) yapı ise, Yunanistan'a destek için önce 2011, sonra da 2012'de iki "kurtarma paketi" hazırladı. Şimdi, Yunan hükümeti 12 milyar euroluk altıncı "kemer sıkma" önlemlerini almak için uğraşıyor, yoksa Troika'nın taahhüt ettiği 30 milyar euro finans desteğini alamayabilir.
Yunanistan'ın bankalara olan borçlarının yarısı geçtiğimiz aylarda silindi. Böylelikle önümüzdeki yirmi yıl boyunca kimsenin Yunan tahvili almayacağı kesinleşti, Yunanistan tek başına borçlanma imkânını yitirdi. Şimdilerde yeni bir "borç silme" operasyonu söz konusu, çünkü Yunan ekonomisinin kendine gelmesi ve büyümesi hala sağlanamadı. Özelleştirmeler yapılamadı. Ekonomi daralmaya, işsizlik artmaya devam ediyor.

Sosyal fatura

Yunan halkı, iflas ettiğini öğrenen zengin ailenin düştüğü durumda ve başından beri çok sert tepki veriyor. İki genel seçim yapıldı ve geleneksel siyasi partiler büyük ölçüde silindiler. Sağ Yeni Demokrasi Partisi, üst yönetimini değiştirmiş biçimde birinci parti olarak kalabildi ancak tek başına iktidar artık hedef bile değil. Pasok silindi, eski sol partiler çok ciddi oy patlaması yaşadılar. Ama en tehlikeli gelişme, oyların binde birini dahi alamayan bir Neo-nazi hareketin (Altın Şafak) her iki genel seçimde yüzde yedi civarında oy almış olması, son yoklamalarda ise yüzde on gibi bir desteğe ulaşması...
Hrisi Avgi (Altın Şafak), tümüyle "sokak çetesi" tanımına uyacak bir siyasi kadroya sahip, ancak polis ve güvenlik güçleri tarafından destekleniyor. Hedefi de, "Yunanlıların işlerini ellerinden alan kaçak göçmenler"... Geçenlerde bir pazarı basarak göçmenlerin tezgâhlarını kırıp döktüler, insanları darp ettiler. Sonrasında da Yunanistan Seyyar Satıcılar Derneği kendilerini destekleyen bir mesaj yayınladı...
Nasyonal Sosyalist Parti de Almanya'da ilk ortaya çıktığında, Altın Şafak'tan daha az gülünç bir görüntü çizmiyordu. Kimsenin ciddiye almadığı bir dizi fanatik, böylesi dönemlerde iktidara yürüyebilecek bir siyasi güç haline gelebilir. Bu tür bir siyasi hareket, bir ülkenin bütün siyasi yaşamını zehirleyecek bir rol oynar. Bir günah keçisi bulur (Musevi, kaçak göçmen, Müslüman), eğer ekonomik ve siyasi durum kötüleşmeyi sürdürürse, toplumu buna inandırabilir.
Yunanistan'da işler, göründüğünden daha kötüye gidiyor. Yapılan bütün reformlar ücretleri kısmaya yönelik, ne özelleştirme hamleleri gerçekleştirilebildi, ne de yapısal reformlarda ilerleme kaydedildi. Büyük bir grev dalgası ülkeyi sarmış vaziyette... AB, Güney AB ülkeleri için "rekabet gücünün arttırılması" hedefini ortaya koyuyor, ancak bunun nasıl yapılacağı konusunda kimsenin somut bir önerisi yok.
Yunan ekonomisinin kendisine gelebilmesi için yöntem, sadece gelirleri kısmak olamaz. Bugünkü asıl sorun, Yunan halkının gelecekten umudunu kesmiş olması. Kimse Troika'nın reçetelerinin başarılı olacağına inanmıyor. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın vizesiz iki gün seyahat gibi açılımları çok daha ciddiye alınırsa, Yunan toplumu ve ekonomisi ile Türkiye arasındaki fiziki ve psikolojik engeller aşılabilirse, Yunanistan'ın gerçekten ihtiyaç duyduğu motivasyon yaratılabilir. Yoksa seyretmekten bıktığımız bir film gibi Ege'de sorunlar devam eder, Altın Şafak oyları da artar...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA