Yaz aniden gelecek gibi; ama bazen insan ömürlerinde hüzünlü sonbahar mevsimine giriyoruz sanki. Birer birer dökülüveriyor ömürler, sonbaharda sararan kızarmış kuruyan yapraklar gibi.
Ölüm haberleri veriyor kuşluk vakti kalbimize düşen telefon sesleri.
İşte son olarak Zafer Keskiner'in ölümü. Kalbimi burktu, tam ortasından.
Salihli'nin eski belediye başkanı; zarif adam, sahici 'ilerici', hakiki demokrat, güzel insan.
***
Uzun yıllar önce, Ege'nin şirin kasabasında, bugünlere kesintisiz ulaşacak, Türkiye'nin en eski, en uzun soluklu sanat etkinliğini başlatmıştı sevgili Zafer Keskiner.
Adı çarpıcı, kendi güzel,
Salihli Şiir İkindileri'ni. Tam 27 yıldır süren Salihli Şiir İkindileri; artık yoluna biraz "yetim" devam edecek. Çünkü kendisini başlatan adamı, sevgili Zafer Keskiner'i yitirdi. Adına 'hayat' denilen yolculuk; ne anlamlı, bazen ne de çok şiirsel.
***
Yıllar önce; 12 Eylül askeri darbesinin acıtan tortuları hala sürerken, 1985 yılında
sessiz bir direniş çiçeği gibi ilki gerçekleştirilen "Şiir İkindileri"nin 47. etkinliği; dün Zafer Keskiner'i toprağa verildikten sonra başladı.
Ölümün ikindisi ile şiirin ikindisi, sessizce kucaklaşarak buluştu sanki. Ve tam da bu buluşmanın öncesinde, yürek kalabalıkları eşliğinde uğurladık sonsuzluğa, bir şiir gibi, sevgili Zafer Keskiner'i.
***
Türkiye koşullarında, politikayı bile hep zarif yapan; ağır üslubu, efendiliği, iyi insanlığıyla öne çıkan Keskiner'i, hep Ege rüzgarlarında,
iyilikler içinde anımsayacak tüm sevenleri. Salihli halkı hep sevgiyle, sıcacık çiçeklerin kokulu gölgesi altında hatırlayacak onu.
Bir duruşun insanıydı Zafer Keskiner. Gündelik hayatında özenli, dostluklarında incelikli.
Mütevazılığını, yüzündeki sıcak gülümseyişi kadar içtenlikle taşımasını bilen biriydi.
Sonsuzluğun seherinde, güzelliklerle, şiirle uyusun şimdi Keskiner.
***
Yine işte her ölüm sonrasında, her insanlık hikayesinde olduğu gibi; sevgili Zafer Keskiner'i Salihli'de toprağa verirken; yeniden düşündüm ve sordum kendi kendime:
"Tüm bu ölümlere, dost ölümlerine, yakın ölümlerine bakarak insanlar; gerçek anlamda farkında olsaydı eğer 'ölümlü olmanın'; hayatı her gün 'yarın ölecekmiş' gibi dolu hissederek çoğaltmazlar mıydı? Elbette bir de doğru yaşayıp; hoyratlıklardan vazgeçmezler miydi?" diye.
***
Vazgeçerlerdi elbet... Ama böyle olmuyor...
Ölüm, ancak
bir başkasının ölümü ile hatırlanıyor. Sonra gidene rahmet dileniyor. Sonra gündelik hayata dönülüyor. Yine bütün hoyratlıklar devam ediyor. Oysa her ölüm, bir şeyler öğretmeli yaşayan insana; insanlara...
"Şiir İkindileri"nin başladığı gün, "Şiir İkindileri"ni başlatan Zafer Keskiner'in toprağa verilişi, 27 yıllık bu
şiir ırmağında, dilerim iyilikler öğretir insanlara. Şairler şiir olur, akarlar belki. Sessizce, hep iyilikler arasında hatırlarlar elbet Zafer ağabeylerini.
***
Ege'nin bu güzel kasabasına,
ömrünü borç veren Keskiner'in hikayesi, ölümüyle bütünleşen ilahi bir anlama denk geldi. Ölümün ikindisi, şiirin ikindisiyle buluştu.
Sessizce oldu bu. Ölüm sarıp sarmalandı. Toprağa karışan tozlu bir ilkyaz gününde. İnsanın sevgisini gösterdiği, paylaştığı, büyüttüğü, 'bir yaşamı içtenlikle ayakta alkışladığı' boynu bükük bir ilkyaz gününde. Ölümün ikindisi, işte ilkyaz gününü de kucakladı.
Erken yaz, bu kez, ölümü yaz'dı... Ölümüne ilkyaz'dı...