Güzel bir Anadolu anlatısı ile kısırlaşan gündemden uzaklaşalım.
Soğuk bir kış gününde, zamanın padişahı, baş veziri ile birlikte tebdili kıyafet ederek, halkının ne halde olduğunu, nasıl yaşadığını kontrole çıkmış. Yolları üzerinde donma sınırındaki bir nehir kenarında, ak sakallı bir ihtiyarın bir işle meşgul olduğunu görüp yanına gitmişler.
Padişah selam vermiş:
- Esselamu Aleyküm ya pir-ü peder!
Yaşlı adam gelenleri şöyle bir süzdükten sonra, cevaplamış:
- Aleyküm selam Cihana Server.
Sonra aralarında şu diyalog geçmiş:
- Ne iş yaparsın bu soğukta?
- Deri debbağlarım efendim.
- Altılarda ne yaptın?
- Altıya altı eklemeden, otuz ikiye yetişemiyoruz.
- Geceleri kalkmadın mı?
- Kalktım ama ellere yaradı.
- Sana bir kaz yollasam, yolar mısın?
- Hem de ciyaklatmadan.
Padişah ile ak sakallı ihtiyar arasındaki konuşma bu şekilde sona ermiş. Vezirin şaşkın bakışları altında, padişah ihtiyara veda etmiş. Yola koyulmuşlar. Vezir ise padişah ile ihtiyar arasındaki konuşmadan hiçbir şey anlamamış. Sonunda dayanamayıp, padişaha aralarındaki sözlerin anlamını sormuş. Padişah da, "O kadar çok merak ediyorsan git sen öğren" demiş.
İhtiyarın yanına dönen vezir, ona sormaya başlamış:
"Biz kılık değiştirerek, halktan biri gibi dolaşıyorduk. Sen benim yanımdaki adama, 'Aleykum selam Cihana Server' diyerek, onun padişah olduğunu nasıl anladın?"
İhtiyar açıklamak için bir kese altın istemiş. Sonra yanıtlamış:
- Padişah gerçekten padişah gibi giyinmemişti, sırtındaki kürk eskiydi. Ama eskiliğine rağmen öylesine soylu idi ki, onu ancak bir padişah eskitmiş olabilirdi.
Vezir:
- Padişah sana 'Altılarda ne yaptın?' diye sordu. Sen de, 'Altıya altı eklemeden otuz ikiye yetişemiyoruz' derken, neyi kastettin?
İhtiyar cevap vermek için bir kese daha altın aldıktan sonra devam etmiş:
- Padişah, bana altılarda ne yaptın derken; altı ay yazın ne yaptın da, bu soğukta çalışıyorsun, demek istedi. Ben de ona, 'Altıya altı katmadan, otuz ikiye yetiştiremiyoruz' dedim; altı ay yaza, altı ay kışı eklemeden, yani kışın da çalışmadan, otuziki dişimize yetiştiremiyoruz, yani karnımızı doyuramıyoruz, demek istedim.
Vezir:
- Padişah, sana geceleri kalkmadın mı, diye sordu. Sen de, 'Kalktım ama ellere yaradı' diye cevap verirken, ne demek istedin?
İhtiyar bir kese daha altın alıp cevaplamış:
- Padişah, bana geceleri kalkmadın mı sorusuyla, 'Çoluk çocuğun yok mu?' demek istedi.
Ben de ona 'Kalktım ama ellere yaradı' diye; 'Çocuklarım oldu ama hepsi kız, evlenince bana değil, kocasına yardım eder oldular' açıklaması yaptım.
Vezir:
- Pekala padişah, 'Sana bir kaz yollasam, yolayabilir misin?' demekle neyi kastetti?
İhtiyar gülerek yanıtlamış:
- Sizi gönderdi ya efendim, daha ne yapsın!
Kıssadanhisse:Boşuna padişaholunmuyor!
Yani her şeyin bir nedeni vardır