Bazı insanlar vardır, onlar Avusturyalı ünlü romancı, gazeteci; ama en çok da 'biyografi şahaserleri' ile adını unutulmazlar arasına yazdıran Stefan Zweig'ın dediği gibi; kendi 'yıldızlarını' parlatırlar. Belki de 'yıldızlarının parladığı' anda, kendi hayatlarının şiirini yazarlar. Böyle bir insan portresi, herkese nasip olmaz. Özeldir. Örnektir. Deniz taşımacılığı ve lojistik sektöründe, Türkiye'nin lideri, evrensel kurum Arkas Holding'in Yönetim Kurulu Başkanı Lucien Arkas, kanımca işte tam da böyle bir insan.
ÖZEL BİR İNSAN
Stefan Zweig'ın deyimiyle "Yıldızın Parladığı Anlar"da, yıldızıyla kucaklaşarak, onun kendisine çizdiği yolda yürümeyi iyi bilmiş, alçak gönüllülüğünün perde gerisinde, kendi hayatının büyük şiirini yazmış özel bir insan. İnsan böyle birine, önce uzaktan baktığında, dönem dönem sohbetine tanıklık ettiğinde, derinlerden taşan, içtenlikli saygı duyuyor. Üstelik bu saygı, bu sevgi; kente onlarca yıldır birçok alanda ciddi katkıda bulunmuş, vergi rekortmenliklerinin altına defalarca imza atmış, binlerce insana istihdam sağlamış, 'aidiyet' duygusu ile yaşadıkları bu topraklara güzellikle sahip çıkmış, zarif bir Levanten ailesinin, İzmir'de 1840 yılında başlayan, heyecanlı serüveninde somutlaşıyor. Yani eğitimi sonrası, 19 yaşında, çiçeği burnunda bir delikanlıyken, 1964 senesinde Arkas'a yönetim düzeyinde katılarak, grubun bugünlere ulaşmasında, yaratıcı öncülük yapan Lucien Arkas'ın; 'Denizlerin Levanten Fatihi' noktasına gelmesinin tohumları geçmişte; 18. Yüzyılda saklı.
KORFU ADASI ANILARI
Aslında daha geriye gittiğimizde, Simirna'da 1750 senesine demir atmalıyız. Arkas Ailesi'nin Marsilya'da yaşayan bir ferdi, Türkiye'ye gelir. Victor Hugo'nun 'prenses' diye nitelediği İzmir, Fransa'da ve Avrupa'da duyulmuş ünlü ticaret kentidir.
Aynı kişi, soluğu İzmir'de alır; dönemin liman kentinden, incir, üzüm ve benzeri ürünlerin Fransa'ya ihracatına başlar. Ailenin bir bölümü ise 'şu anda Yunanistan'ın adası' olan, o dönem ise Fransa egemenliğinde bulunan Korfu'da yaşamaktadır. Hani şu tapınakları, villaları, Venedik tarzı apartmanları, İngiliz tipi kiliseleriyle ünlü, günümüz Korfu Adası. Bu ada, Napolyon'un ünlü Waterloo Savaşı sonrası, İngilizler'in hakimiyetine geçer. Sene 1815'i bulmuştur. Bu değişim, Arkas ailesinin köklerini olumsuz etkiler.
KUŞLUK VAKTİNDE HAYATA VEDA
Sonuç; 1840'a gelindiğinde; ailenin 1750 senesinde ilk gönül bağı kurduğu İzmir'e yerleşilir.
Yıllar yılları kovalar. Çalışkan aile üyeleri, iş hayatına dört elle sarıldıkları İzmir'de büyürler. 1902 yılına gelindiğinde, İzmir'in o en güzel yıllarında; Gabriel Jean- Baptiste Arcas, iki Fransız ortağıyla ile birlikte (Tissot ve Champsaur) bir ithalat şirketi kurar. Ama Fransız ortaklar, Birinci Dünya Savaşı'nın ürküten günlerinde, korku duyarak, İzmir'den ve ülkemizden ayrılırlar. Ayrılıktan uzak, İzmir'e gönülden bağlı Gabriel J.B. Arcas ise 1935 yılına kadar inatla, başarıyla şirketinin faaliyetini tek başına sürdürür. Çalışkan, dürüst işadamı Gabrial J.B Arcas, 1935 tarihinde bir sonbahar günü kuşluk vaktinde hayata veda eder.
BABA İZİNİ SÜRDÜRÜR
Arcas'ın yaşı ileri de olsa, şairin dediği gibi; 'her ölüm erken ölümdür'. Bu ölüm ailenin planını değiştirir, babasının ölümü üzerine İzmir'e gelen, Marsilya'da yaşamakta olan oğul Lucien Gabriel Arcas'ın da kaderi değişir ve kent onun da yaşamını sürdüreceği yer olur. Şirketin başına geçen Lucien Gabriel Arcas, 1944 yılına kadar babasının ismini yaşatarak "Gabriel J.B. Arcas Halefi, Lucien Gabriel Arcas" şirketiyle baba izini sürer. Aradan yirmi yıl geçer. Artık zamanı gelmiştir. Sene 1964. İzmir St. Joseph, ardından İstanbul St. Joseph'i bitiren, her anlamda başarılı bir eğitim hayatı geçiren Lucien Arkas, hayat sahnesine heyecanla çıkar. İşin başına, daha 19 yaşındayken geçer. Zeki, yaratıcı, hırslı, dürüst, tutumlu, idealleri olan genç; babasının ve dedesinin izinden gitmeye kararlıdır. Zaten 'yıldızın parladığı anlarda' şekillenen parlak hayat çizgisi, buna uygundur. Lucien Arkas, emindir, alacağı kararlar ile çok çalışarak, iyi yöneterek, çok iyi yere gelecektir. Bunu 'hayata borcu' olarak görür, 'hayat da ona borcunu' ödemeye hazırdır.
BAŞARILAR ZİNCİRİ
Çok değil, iki sene geçer; 1966 senesine gelindiğinde 21 yaşındaki Lucien Arkas, şaşırtıcı öngörüsüyle şirketi şimdiki durumuna kavuşturacak temeli atar. Turizm faaliyetini sonlar, ithalat işiyle ilgisini keser. Tüm enerjisini, bilgisi, ataklığı ile bütünleştirerek, deniz ticaretine yönelmeye karar verir. Her insanın ve şirketlerin hayatında önemli kavşaklar vardır. Genç Lucien ve Arkas için sene 1966 tarihsel dönüm noktası olur. Sonra diğer dönüm noktaları gelir; 1970'li senelerin sonu, 1980'lerin başı. 'Konteyner'in deniz ticaretinde kullanılmaya başlaması, ikincisi ise 1980 sonrası ülkenin yeni dış ticaret atağı. Değişime açık, anında dönüşebilen, esnek, kurumsal, güvenilir şirket Arkas, dünyayı çok iyi okuyarak, çok iyi yönetilerek, başarılar zincirine hep yenilerini ekleyerek, hiçbir zaman ne yönetim kademesinde, ne çalışanlar nezdinden şımarmadan, gösterişe, görkeme kapılmadan, mütevazı yaşam tarzını öne çıkararak, kurum değerlerini ortak yücelterek, Arkas'ta 'aidiyet duygusuyla' büyük bir aile yaratarak; bugünlere gelir.
SAĞLAM, KOCAMAN BİR HOLDİNG
Bugünlere gelindiğinde karşımıza bırakın İzmir'i, İzmir'den dünyaya seslenen, evrensel standartlarda, herkesin imrenek sözettiği, finansal yapısı sağlam, güvenilir, kocaman Arkas Holding çıkar.
Elbette bu tablonun borçlu olduğu kişi, Arkas'ı sevgili babasının, dedesinin izninden yürüyerek, çok çalışarak, yaratıcılık denizinde attığı zeki kulaçlarla bugüne getiren Lucien Arkas'tır.
Bu özel, mütevazı isim; iyi insanlığı, hayat kültürü, entellektüel merakları, hobileri, koleksiyonları, bugünlerde üzerinde bir şarapsever gibi fırtınalı tutkuyla uğraştığı, İdol'den alarak yarattığı LA şarap markası ile hala ibadet eder gibi çalışmakta, hala kurumunda gençlerin yolunu açarak, onlara her gün yeni şeyler öğretmektedir. Lucien Arkas, üstlendiği sosyal sorumluluk projelerindeki öncülüğü, İzmir'in kültür sanat hayatına özenli, gizemli katkıları; muhteşem Arkas Trio ile sanatı ve hayatı birleştiren dikkat çekici kimliktir.
HEP SAHNE GERİSİNDE KALDI
Gelişmiş zevklerin gölgesi altında, İzmir'in Kordonu'nda tarihsel mirasın parçası olarak parlayan Fransız Konsolosluğu'nun restorasyonunu üstlenmesi gibi, çok alkışlanası örnekler, onun yaşama sevincinin parçası haline gelmiştir. Bunca güzelliğin ortasında, gülümseyen zekasıyla, hep sahnenin gerisinde olmaya özen göstermesi ise onun insanlığının gerisinde, nasıl bir erdem çizgisi taşıdığının kanıtı.
Uluslararası taşımacılık ve hizmet sektöründe faaliyet gösteren, 50'den fazla şirketi bünyesinde barındıran Arkas Holding'in Yönetim Kurulu Başkanı Lucien Arkas; kültürde, sanatta, hayatta, eğitimde, ticarette, sosyal sorumluluk projelerinde gerçekleştirdiği, onlarca güzel işin karşılığını bir yanda vergi rekortmenlikleriyle taçlandırırken; diğer yanda evrensel hizmetleriyle Avusturya Cumhuriyeti Büyük Gümüş Hizmet Nişanı, Fransız Ordre National du Merite Nişanı, Fransa Légion d'Honneur Ulusal Liyakat Nişanı, İtalya Cumhuriyeti Şövalyelik Nişanı gibi armağanları da, gelecek kuşaklara bırakmak üzere göğsünde gururla taşıyor.
Biz de İzmir sevgisi hep hayatının temel parçası olmuş bu güzel insanı, minnetle alkışlıyoruz. Uzun sağlıklı bir ömür ve iyilikler diliyoruz.