Size bu köşede Bekri Mustafa'nın günümüze ulaşan bazı anlatılarını aktarmıştım. Hani IV. Murat döneminde (1623-1640), İstanbul'da yaşamış olan bir halk kahramanı olarak tanınan Bekri Mustafa'nın anlatılarını.
Bu konuyla ilgili, önemli ilklerden biri sayılabilecek, yeni yayınlanan bir kitap elime geçti.
Çok sağ olsun, halen İstanbul Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü'nde Müdür Yardımcılığı görevini yürüten Dr. Abdulkadir Emeksiz, yazarı olduğu kitabı iletmiş.
Geçtiğimiz yıl sonunda Mühür Kitaplığı'ndan yayınlanan 300 sayfalık kitap, "Bir İstanbul Kahramanı-Bekri Mustafa" adını taşıyor.
Kitabın yazarı bilim insanı değerli Emeksiz, Bekri Mustafa'nın hayatını, fıkralarını, her açıdan incelemiş, ortaya derli toplu, çok yönlü bir Bekri Mustafa çalışması çıkmış.
Doğru bir yaklaşımla "Türk edebiyatı sahasında fıkralar, fıkra tipleri içerisinde de Nasreddin Hoca dışında kalanlar, yeterince incelenmiş ve araştırılmış değildir" diyen Abdulkadir Emeksiz, Bekri Mustafa'yı günümüze taşıyarak, çok iyi bir iş başarmış.
İşte kitaptan sizin için seçtiğim minnacık iki farklı Bekri Mustafa anlatısı:
Bekar yaşayan Bekri Mustafa'yı evlendirmeye kalkmışlar.
Mustafa, bin naz ve niyazla:
-Bana eğer 'ölü yıkayıcısı' bir kadın alırsanız evlenirim, cevabını vermiş.
Hayret ederek sebebini sormuşlar, Bekri şöyle demiş:
-Bu dünya 'gam ve sevinç dünyasıdır.'
Düğün olursa beni, cenaze olursa onu çağırırlar, böylece geçinip gideriz...
Yine Bekri Mustafa bir gün çok hastalanmış.
Birkaç gün İstanbul Kumkapı'daki Agop'un Yeri'ne uğrayamaz olmuş. Arkadaşları merak edip, Mustafa'yı yoklamak üzere, evinde ziyaret etmişler. Bakmışlar ki Bekri zayıflamış, sararmış bir durumda yatakta yatıyor.
-Yahu, demişler; niçin bir hekim getirtip, kendine baktırmıyorsun?
Bekri Mustafa sakin bir eda ile şu cevabı vermiş:
-Ne yapalım bizler fakir insanlarız. Kendi kendimize hasta olur, kendi kendimize ölürüz.