Geçen günlerde CHP 82 yaşna bastı. O, Atatürk'ün kurduğu bir partidir. Genç Cumhuriyet'in kurulmasında ve korunmasında son derece önemli görevler almıştır. Rejimin hala da teminatlarından biridir. Ancak "Atatürk'ün partisi" değildir ve onunla özdeşleştirilmesi de doğru değildir. Atatürk, dünya duruncaya kadar "modası geçmeyecek" değerleri temsil ediyor. Evrensel değerler bakımından Atatürk'ü "aşmak" değil, ona "ulaşmak" söz konusu olabilir. Bugün, Batılı değerleri AB temsil ediyor ve Türkiye geç kalmış olsa da bu değerlere ulaşmaya çalışıyor. Bu, meselenin bir yanı, kuramsal yanıdır. Diğer yanı da zaman içinde gelişerek bugünkü hale gelen "reel Batı değerleri"ne ulaşma sorunudur. Buna da konunun uygulama ya da pratik yanı diyebiliriz. Aşlması gereken ikinci merhale budur.
82. yılında CHP, 1930'ların milliyetçilik, halkçılık, devletçilik ve devrimcilik ilkelerini hala bir Atatürk ilkesi gibi saymaya devam edemez. Bağımsızlık, sermaye-emek, devlet-birey, yerellik, küresellik kavram ve ilişkilerinde meydana gelen korkunç değişmeyi görmezden gelemez. Değişme ölçü, akıl ve bilim ve hedef, çağdaş uygarlık düzeyi ise CHP'nin Atatürk'e ödeyecek çok borcu birikmiştir. AB bayraktarlığını AKP'ye kaptırmış bir CHP, Atatürk'ün partisi olabilir mi? Atatürkçülerin, ilericilerin, devrimcilerin, kısaca aklın, bilimin ve evrensel değerlerin vazgeçilmezliğine inanan Türk insanının CHP'ye ihtiyacı var ve bunun için onu konuşup durmaktan vazgeçemiyoruz.
Av. Sadi BÜLBÜL SIHHIYE / ANKARA