Kırk yıldır basın dünyası içindeyim, bir o kadar da yayın hayatında... Eskiden "Babıali"de bir gelenek vardı: İzin alınmasa da bir eserden alıntı yapıldığında "nezaketen" şair ya da yazarına çıkan kitaptan bir adet takdim edilirdi.
Şimdi o nezaket de kayıplar karışmış durumda...
Geçen gün tesadüfen elime bir kitap geçti, (yazarın ve yayınevinin adını vermekten hicap duyuyorum), "Üsküdar Zamanın Aynasında"... İçinde benim de "Üsküdar" ile ilgili bir şiirim var. Kırk yıldır yayın dünyasının içindeyim dedim, yalnızca on yıldan fazla süredir SABAH gazetesinde kitap üzerine yazıyorum. Adım belli, adresim belli, haydi kitabı gönderme nezaketini göstermiyorsun, hiç olmazsa haber ver değil mi?
İzin alan böyle yapıyor da, almayan ne yapıyor? Bir büyük yayınevi, çok ünlü bir yazarımızın kitabını bir milyon basarak Avrupa rekoru kırdığını gazetelerde sayfa sayfa verdiği ilanlarla duyuruyor. Bu yayınevi sonra sizden çok ünlü bir şairimizin çıkacak "toplu şiirler"i bir yazı istiyor. Bir aya yakın çalışıp yazıyı veriyorsunuz. Sonrası mı? Bırakın kuru bir teşekkürü ya da küçük bir telif hakkı ödemeyi, çıkan kitaptan bir adet bile adresinize gönderilmiyor.
"Korsan kitap" deyince yalnızca sokak kaldırımlarında satılan kitaplar akla geliyor. Hem yazarından izin almadan yapıtını kullanacaksınız, hem kullandığınız o yapıttan yazarının haberi olmayacak... Bu da bir başka korsanlık değilse ne?