Sevgi Özkan'ın 28.06.2004 tarihli SABAH Posta Kutusu'nda çıkan "Kıyafet üzerine" başlıklı yazısını dikkate alarak yazıyorum. Şunu belirtmek isterim ki, dinimizde insanlar dininin vazife ve gereklerini yerine getirirken, birilerine bir şeyler ispatlamaları gerekmiyor. Ulu önderimiz Atatürk'ümüz kılık kıyafete yenilik getirmiştir; toplumumuz giyim tarzında modern bir düzeye ulaşmıştır. Yoksa, bu inkılabıyla başörtüsünü yasaklamamıştır. Batıyı örnek göstermiştir, fakat insanların dini özgürlüklerine müdahale etmemiştir. Ayrıca dinimizde harmani ya da çarşaf giymek ve göbeğine kadar sakal bırakmak da yoktur. Yapanlar her ne kadar bunu dini bir sembol olarak bilseler de dinimizde böyle bir görüş şimdiye kadar olmadı ve olmayacaktır. Başbakan'ın eşi ve bakan eşlerinin başları örtülü diye dışarıdan gelen misafirler herhangi bir tepki ve soğukluk göstermediler; "her ülkenin örfü, adeti, gelenek ve görenekleri farklıdır ve saygı gösterilmelidir" görüşünde olduklarından saygı ve anlayış ile karşıladılar.
T.C. bir "İslam ülkesi"dir ve bunu hiç kimse değiştiremez. Bir İslam ülkesi olduğunu sözle değil, uygulamayla gösterenlere, yani dinini dilediği gibi yaşamak isteyenlere neden karşı çıkılıyor? Ülkemizde madem insan hakları, özgürlük, demokrasi var; bunu ilk önce baştakilerin göstermesi gayet doğal, bizi yönetenlerin hepsi türbanlı değil, türbansızı da var. İşte bu da demokrasinin bir göstergesidir.
AYSUN KIRÇIL İSTANBUL