Bir zamanlar Tünel'in Beyoğlu kapısından çıkılıp sağ tarafa bakıldığında göze çarpan tabelalardan birisinde "Foto Süreyya", yanı başında ise dini kitaplar satan bir kitabevi olurdu. Üniversite öğrencisiyken bir gün buradan geçerken o kitabevinin vitrininin, kapağında "Yusuf" yazılı el içi büyüklüğünde kitapçıklarla donatılmış olduğunu gördüm ve herhalde Peygamber Yusuf'a aittir diyerek bir tane almak üzere içeri girdim. Yakamda orman mühendisi rozeti vardı. Adımımı atmamla beraber, görevlilerden önce, dipteki masada oturan zat, hızla geldi "Gel bakalım, benim aziz meslektaşım" diyerek boynuma sarıldı ve elimden tutarak masasına götürdü. Tanıştık.
Orman Mühendisliği Yüksek Okulu, ilk zamanlarda öğretimi Fransızca yapıyormuş, Türkler'den Fransızca bilen yeterince olmadığı için gayrimüslimler de buraya başvuruyormuş... Kendisi de bunlardan biri ve benim de o anda hocam olan Tevfik Ali Bey, sınıf arkadaşı imiş...
İşin ilginç yanı da mesleğinin vereceğinin kat kat üstünde bir ücretle burasının yöneticiliğini üstlenmiş... Görevleri ise Mukaddes Kitap satmak... Onu da alan yokmuş... Nitekim geçen sene sadece Burhan Toprak müşteri olmuş... Ondan da ücret almayıp hediye etmişler. Bir tane de bana hediye ettiği kitapçıktaki Yusuf ise peygamber değilmiş...
Son günlerde misyonerlik faaliyetlerinin arttığı yolunda haberler ve sızlanmalar yer alıyor basında. Yasaklamalara da gidilmesi dahil, tedbir alınması isteniyor. Ki, hiç mi hiç telaşa, tedirginliğe gerek yok. Çünkü zengin kilisenin ve bitip tükenmez Hıristiyanlığı yayma hedefinin önünü kesmek mümkün değildir. Misyonerlik dün de vardı, bugün de vardır, yarın da var olacaktır. Çare nedir mi? Biz eğitim öncesinden başlayarak okulda, ailede çocuklarımızı İslami kültüre sahip bireyler olarak yetiştirirsek misyonerliğin önü alınır.
KENAN ÜNALDI (Orman mühendisi) BEYLERBEYİ / İSTANBUL