Ben de herkes gibi Whitney Houston dinliyor ve bu erken kayba üzülüyorum. Hele o unutulmaz Bodyguard filmindeki hem çok güzel, hem çok yetenekli oyuncuyu ve o zirveden sonra sürekli aşağı inme serüvenini hatırlayınca...
Niçin böyle oluyor? Zirveye çıkan bu sanatçılar, kimi zaman Amy Winehouse gibi daha 20'li yaşlarında kaderlerine böyle teslim oluyorlar? Galiba yanıtı Angelina Jolie'de. Çünkü ayni günlerde o, Berlin'den Bosna'ya gitti, Bosna kıyımı üzerine yönettiği yeni filmini sundu. Ve hayranlıkla karşılandı.
O da hayatın herşeyi verdiği talihli kadınlardan. Şurup gibi bir eşi, kimileri evlat edinilmiş yedi çocuğu, Fransa'daki şato dahil dünyanın heryerinde evi var. Ama bunlar yetmiyor, o kadınlığın daha keskinleştirdiği duyarlılığı ve içgüdüsüyle iyi işler yapmak, yararlı olmak, talihsizlere el uzatmak istiyor. İçinde servet, şöhret ve mutluluğun bile dolduramayacağı bir boşluk var anlaşılan...Ve o bunu hayır ve sanat işleriyle dolduruyor.
Öbürlerinin yapamadığı bu işte. Onlar kendi şöhret kozalarının içinde kısılıp kalıyorlar. Ruhlarını kişisel sorunlardan kurtarıp çağa ve dünyaya açamıyorlar. Ve telef olup gidiyorlar. Ne yazık!
Öte yandan, hafta içinde Murat Bardakçı Habertürk'deki yazısında, herkesi Whitney Houston dinlerken kendi sanatçılarımızı bilmemekle suçluyor. Safiye Ayla örneğini vererek...Peki ama, ikisini ve daha da çoğunu birarada yapmak mümkün değil mi? Hafta içinde ben, Houston'la birlikte örneğin Müzeyyen Senar da dinledim. Bende bir hayli albümü olduğu için duraksamayla yaklaştığım Keklik Dağlarda Çağıldar (Odeon), hiçbirinde olmayan tarihsel kayıtları içeriyor. En parlak devrinde Müzeyyen'den Hastayım Yalnızım, Dil Yaresini Andıracak, Ağlamakla İnlemekle, Gelse O Şuh Meclise, Ne Yaptım Kendimi Nasıl Aldattım, Gamzedeyim Deva Bulmam, Keklik Dağlarda Çağıldar gibi bayıldığım şarkıları dinlemekten çok mutlu oldum.
Bunlara, o güzelim klasikleşmiş parçaları nasılsa daha albüm olmamış Yeliz'in En İyileriyle (Ossi Müzik) veya özlediğim Leman Sam'ın 13 yıl sonraki ilk ve çok güzel albümü Nereye Kadar da eklenebilir(Kalan). Ya da ilginç bir Türk-Yunan sentezi yapan Cafe Arman'ın Fasl-ı Rembetiko (Kalan) veya TRT arşivinden gelen İnci Çayırlı'dan Seçmeler de. Türkiye'de dinlenecek o kadar çok ve çeşitli müzik ürünü var ki... Kendimizi sınırlamayalım, yeter.
Öte yandan, son Berlin şenliğinde katıldıkları yan bölümlerin ödüllerini kazanan Reis Çelik ve Emin Alper'i kutluyorum. Deneyimli Çelik, Generation Plus bölümünün büyük ödülü Kristal Ayı'yı aldı. Ve Klara Kruse Rosset, Gülcan Çil, Solveig Lethen, Jarnail Fang Sekhon, Sami Yacob, Nico Palesch ve Lino Steinwarder gibi yabancılardan oluşan jüri, bunu şöyle açıkladı: "Oyuncular bizi derinden etkiledi. Kendilerine hiç kişisel karar ve seçim özgürlüğü tanımayan geleneklerin hapis aldığı başkişilerin duygularına biz de yakından tanık olduk. Özellikle tek mekandaki çekimden etkilendik. Ve tıpkı o çift gibi, biz de o odayı terk edemedik".
İşte sanatın evrensel gücü. Çelik ve oyuncuları İlyas Salman ve Dilan Aksüt'ü candan kutluyorum.