Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ATİLLA DORSAY

Yerli diziler, yabancı diziler... ve çakmalar

Dizi nedir, niçin izlenir? Elbette bu soruya hemen herkesin vereceği yanıtlar farklıdır.
Kendi adıma film izlemeyi her koşulda tercih eder, vaktimi ona harcarım. Ama benim de izlediğim diziler ve dizi izlemeyi tercih ettiğim anlar var. Bunlar genelde çok yorgun olduğum, bir filmin en az 90 dakikalık süresine bile dayanamayacağımı hissettiğim ve sadece zihnimi meşgul etmek istediğim anlardır.
O anlarda da yabancı dizileri seçerim. Özellikle de polisiyeleri... Çünkü onlar, ortalama 40 dakikalık bir süre içinde zihnimizi oyalar, merakımızı tahrik eder, bin türlü düşünceyi kafamızdan atarlar. Bu açıdan favorim de Jerry Bruckheimer filmleridir. Yani özellikle polisiyede uzmanlaşmış bu ünlü yapımcının... Onun Without A Trace'den Cold Case'e ve şimdilerde CSİ- Crime Scene İnvestigation: Cinayet Mahalli Soruşturması adıyla çekilen (ve New York, Los Angeles ve Miami diye üç ayrı seri halinde yayınlanan) dizileri beni hep iyi avutmuştur, avutuyor.
Yerli dizileri niye tercih etmediğim böylece ortaya çıkıyor. Onlar iki saati aşan uzunluklarıyla, ağdalı anlatımlarıyla, susmak bilmez müzikleriyle, hep birbirinden aşırılmış gözüken entrikalarıyla ve araya giren bol reklamlarıyla, beni pek çekmiyor. Ve hayat programıma uymuyor.
Ama bu dizileri küçük görme tavrım da hiç yok. Onlar çok geniş bir kitlenin dram ihtiyacını gideriyor, insanlara özdeşleşecekleri kahramanlar yaratıyor, onları gündelik dertlerinden uzaklaştırıp avutuyorlar. Ve halkımızın buna ne denli ihtiyacı var... Aslında tüm halklar gibi.
Ve şimdi de dış ülkelerde bizi ve bize özgü değerleri temsil ediyor onlar... Hem de büyük başarıyla... Bir yandan Orta Doğu'da, öte yandan Balkanlar'da, Türk dış politikasına bir kitle iletişim desteği sağlayarak, hatta kimi zaman politikanın erişemediği yerlerde Türkiye tanıtımı yaparak... Bakınız, Arap Baharı'nı yaşayan ülkelerdeki etkilerine...Örneğin Gümüş, Lale Devri gibi dizilerin çekildiği Abut Efendi yalısını almak için sıraya giren Arap şeyhlerine...
Öte yandan, komşu Yunanistan'dan sonra komşu Bulgaristan'da da, hem de son günlerde hızla yükselen Roman düşmanlığına ve bunun kimi çevrelerdeki geleneksel Türk düşmanlığına dönüşmesine rağmen, halkın vazgeçemediği bir Türk dizileri merakı var. Hem de tutkunluk düzeyinde... Sevinmez misiniz?
Tüm bunlar iyi de, aklımın ermediği, son derece tipik Amerikan dizilerini yerlileştirme çabaları. Altın Kızlar, gerçekten altın bir kadroya rağmen tutmamıştı. Şimdi ayni şeyi Umutsuz Evkadınları ile sürdürüyorlar. Ben de Mehmet Tez'in yazdığını tekrarlayayım bari: "Çakma Gossip Girl, çakma Grey's Anatomy, çakma Desperate Housewives'dan sonra, çakma Mad Men'e de girişecekler diye korkuyorum!"... Ben de sevgili Mehmet, ben de....

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA