1980 öncesiydi, Konya'daydık.
Başbakan Demirel'i izliyorduk.
Akşam, Demirel odasına davet etti.
Saat 22.00-23.00 sularıydı.
***
Demirel'in otel odasındaki telefonu çaldı:
- Efendim.
-..........
- Ben Süleyman Demirel'im kızım.
-.........
- Kızım, burası "Kömürcü'nün Kahvesi"
değil... Ben de "kahveci"
değilim... Ben Başbakan Süleyman Demirel'im.
-........
- Kocan eve gelmedi mi?.. Kızım sen yanlış yeri aradın... Benim Demirel olduğuma neden inanmıyorsun?
O tarihte otel odalarında
"direkt telefon" ne gezer?
Telefonlar
"santrale" bağlı.
Ancak Başbakan için
"özel uygulama" yapılmış.
Karşıdaki kahvenin
(Kömürcü'nün Kahvesi) telefonu, bir geceliğine
"Başbakan'ın odasına" çekilmiş.
***
Gece boyunca
"kocası eve gitmeye geciken" kadınlar
"Kömürcü'nün Kahvesi'ni... Pardon... Demirel'in odasını" aradı durdu.
Süleyman Bey
"ben Başbakan'ım" dedikçe de, karşıdaki kadın sinirlenip, bağırıyordu:
- Kahveci... İçki mi içtin?.. Başbakan'ın adını kullanmaya utanmıyor musun?.. Ver kocamı.