Telefon durmak bilmiyor. Bazen "Daum" arıyor. Bazen "Mondragon."
Bazen Türkiye'den veya Almanya'dan "futbolcu arkadaşları." Ali Şen "günde birkaç kez" telefon ediyor.
***
"Sevilmek, aranmak" güzel şey.
Hele bir de insan "yurdundan uzaktaysa... Ve de hastaysa."
"Kaptan" Ümit Özat hızla iyileşiyor.
Onu iyileştiren, doktorların ilgisi kadar "sevenlerinin de arayıp hatır sorması, senin için ne yapabilirim" demesi.
***
Söz Fenerbahçe'den açılıyor. Özat:
- Bu yapılanma ile Fenerbahçe, önümüzdeki 10 yılın 7'sinde şampiyon olur.
- Fener'de 6 yıl oynadım... 4 sezon kaptanlık yaptım... 3 şampiyonluk yaşadım... Bundan büyük onur olur mu?
Gün ilerleyip, hava iyice soğuyana kadar oturduk.
"Kafası" Almanya'daki takımındaydı. "Kafası" sağlığındaydı... Doktorlardan gelecek haberlerdeydi. Ama sık sık "Fenerbahçe" diyordu, Türkiye'deki takım arkadaşlarından bahsediyordu.
"Yavuz abi" dedi:
- Ben buradayım ama kalbim Türkiye'de... Fenerbahçe'de... Haydi eve gidelim, Fenerbahçe TV'yi izleyelim.