Deniz Baykal Güneydoğu'ya gidince "iyi ki gitti... Diğer parti başkanları da mutlaka gitmeli" diye yazmıştık. Baykal "döndü" ve dedi ki:
- İyi ki gitmişim. Çok yararlı oldu. İlk fırsatta yine gideceğim.
Deniz Baykal:
- Diyarbakır'da CHP'ye aldırmıyorlardı... Ama şimdi bize kulak veriyorlar... Sivil toplum örgütleriyle görüşmemiz olumlu geçti.
- Şanlıurfa da, Diyarbakır da çok hareketli... İnsanların sorunları çok... Kulak verilmesini istiyorlar.
Siyasette "alkış" da vardır, "protesto" da. Lidere "çiçek" atan da olur, "yumurta veya domates" atan da. Baykal dedi ki:
- Aldırmadım. Doğal karşıladım. Zaten sonra pek çok kişi "kusura bakmayın" dedi. Siyasette böyle şeyler normaldir.
***
İşin içinde "kırıp dökme" olmadıkça, protesto demokrasinin en kutsal haklarındandır.
Ve siyasetin de "tuzudur, biberidir."
Osmanlı döneminde padişaha "mağrur olma padişahım senden büyük Allah var" diye bağırılırdı. Günümüzde ise böyle bağırılmıyor.
Bazen "yumurta atılıyor."
Bazen "sesimize kulak ver" diye haykırılıyor.
Alkışlara sevinen siyasetçi, protestoyu da içine sindirebilmeli.