Siyasetçinin "parası pul, karısı duldur." Bir gün "oraya", bir gün "buraya" çağrılır. Gitmek zorundadır. "Eşini götürdüğü" de olur ama. Çoğu "eşsiz davettir", hanım evde kalır.
***
Milletvekili örneğin "bir geceye" çağrılır. Gecelerin "çoğunda" mutlaka bir "açık artırma" vardır.
Ve herkesin gözü "milletvekilinin parasındadır." "Racon" öyledir, en çok parayı o verecek ve artırma onda kalacaktır.
***
Milletvekilinin parasının "bereketi" de yoktur.
Zira o parada "gözü olan" çoktur. Seçmen gelir "yemeğe götürülür", "Hastaneye götürülür", "Dönmesi için otobüs bileti alınır". Hepsi para.
***
Tabii bu arada "medya eleştirilerini" söylemeye gerek yok. "Şu kadar maaş alıyorlar" gibisinden. Ama "kazın ayağı hiç de öyle değil." Seçmenin "çocuğu sünnet olur" altın. "Torunu" doğar, yine altın. "Koskoca milletvekili" herhalde "çeyrek altın" takamayacağına göre... Ne diyelim "Allah yardımcıları olsun."
***
Bugün "durduk yerde" bu konuya neden mi girdik?.. Deniz Baykal dün sabah erkenden giyindi ve...
"Olcay" dedi:
- Falancanın (isim vermek yakışık almaz) çocuğu oldu... Sen kahvaltıyı hazırlayana kadar ben gidip, altın takıverip, döneyim.
- Deniz iyi edersin... Sakın çeyrek veya yarım takmayasın... Ayıp olur.