Genel Başkan olduğu dönemde, bir gazeteci, Erdal İnönü'ye sormuş:
- Bir öğretim üyesi olarak, siyasi parti liderlerine oy verir misiniz?
Prof. Dr. Erdal İnönü şu yanıtı vermiş:
- Sayın Özal için "sınıfta kalır" dememi istiyorsunuz belki... Ama o beceriklidir, merak etmeyin, sınıfta kalmaz.
***
Günümüzde de "üniversite kökenli" pek çok siyasetçi var.
Kimi parti başkanı, kimi bakan, kimi Meclis'te komisyon başkanı. Acaba bugün "aynı soru" onlara sorulsa, içlerinde "İnönüvari yanıt veren" çıkar mı?
***
Erdal İnönü, siyasetten önce de "hoşgörülüydü."
"İnce espriler" yapardı.
Eleştirisini "zekice işlenmiş şakalarla" süslerdi.
Bu yüzdendir ki... ODTÜ'de bir süre birlikte çalıştıkları Prof. Dr. Şerif Mardin "aforizma" sözcüğünden esinlenerek, "Erdalizma" diye bir "deyim" yaratmış.
***
Erdal İnönü "yaşadıklarını" yazmış, bize de "imzalayarak" göndermişti. (Anılar ve Düşünceler 2 cilt)
Aradan yıllar geçti.
Geçenlerde Erdal beyin kitaplarına yeniden bir göz gezdirdik.
Bir yerinde diyor ki:
- Siyaset konuşmalarının içine bazı espriler katmak, eğer iyi yapılırsa, hem fikirleri daha iyi anlatmaya, hem de önerilen çözümlerin daha insancıl, daha gerçekçi görünmelerine yarayabilir. (Birinci kitap Sayfa 367)
***
Tabii bir de "şu soru" var:
- Bizim "siyaset sınıfı" espriye ne kadar açık?
Örneğin Erdal bey şöyle bir eleştiriyle karşılaşmış:
- Espri yapmaya çalışacağına yeni fikirler üzerinde kafa yorsun, politika üretsin.
***
Ama yabancı bir büyükelçi de Erdal beyi kutlamış:
- Soldaki siyasetçiler genellikle çok ciddi olurlar, şaka yapmaktan hoşlanmazlar... Sizde bir mizah anlayışı olduğunu görmekten mutlu oldum.
***
Aynı büyükelçi, siyasetçilerimizin bugünkü "hallerini" görse, acaba neler söyler?