Türkiye'nin en iyi haber sitesi
YAVUZ DONAT

Alkışlar ve homurtular

1989 yerel seçimlerine gidiliyordu. ANAP kan kaybediyordu. Başbakan Özal Gaziantep'teydi. Otobüsün önünde, elinde mikrofon, halkı selamlıyordu.
Yolun sağı solu kalabalıktı. Adamın biri evinin balkonundan Özal'a "yeter artık, seni istemiyorum" gibisinden bir el hareketi yapmaz mı?
Özal da bunu görmez mi?

***

Başbakan bir anda "kontrolü kaybetti" ve adamı azarladı.
Hem de ne azarlama.
Başbakan kızınca "korumaları" daha da kızdılar.
Ve apartmanın balkonuna "tırmanmaya" kalktılar.
Özal'ın Gaziantep gezisi "bu görüntüyle" başlayınca...
Ortam gerildi. Özal'ın da "neşesi, havası" kaçtı. Biraz sonra yapılan mitingin de "tadı tuzu" kalmadı.

***

Erdal İnönü'nün kitabına göz atarken, "yukarıda anlattıklarımızı" anımsadık.
Erdal bey şöyle yazıyor:
- Siyaset yıllarında çıktığım yurt gezilerinde vatandaşlarımdan çok iltifat gördüm... Nadiren de azar işittim... Arada bazı kişilerin başlarını sallayarak veya ellerini kaldırarak bizi istemediklerini gösterdikleri de olurdu. (Birinci kitap Sayfa 355)

***

Kalabalıklar gün olur "yaşa, varol" diye bağırır.
Gün gelir "homurdanır."
Bazen "alkışlar."
Bazen de "azarlar."
"İltifattan" kim hoşlanmaz? Ama lider odur ki "homurdanan, eleştiren, laf atan olunca" kontrolü elden bırakmaz.

***

Bugün Erdal İnönü rahmet istedi. Kitabından bir alıntı daha yaparak, noktayı koyalım:
- İnsanları birbirlerine karşı tahrik etmeden, karşılıklı selamlaşarak bir mutluluk anı yaşatmanın toplum hayatına katkı getirdiğini düşünmüşümdür.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA