Kayseri'yi, Pınarbaşı'nı, Gürün'ü geride bırakmıştık.
Darende'yi az önce geçmiştik.
Malatya'ya 90 kilometre yol kalmıştı.
Balaban beldesinden geçiyorduk.
Solun sağında bir cami gördük ve durduk.
***
Türkiye'de 77 bin cami var.
Kimi projeli, kimi projesiz.
Kastamonu'ya giderken, orman köylerinin birinde bir cami görmüştük.
Minaresi ahşaptandı.
Yağmurda şişmiş, çatlamış, kararmıştı.
Çukurova'ya giderken, Toroslar'da bir köy camisi görmüştük.
Minaresi "tenekedendi."
Paslanmıştı.
***
77 bin cami içinde Sultanahmet de var, Kocatepe de.
Ve "derme, çatma... Gecekondu gibi" camiler de.
***
Balaban'daki caminin önünde durduk ve top oynayan çocuğa sorduk:
- Bu camiyi kim yaptı?
- Abiy... Adam uzay mühendisi... Aya gitmiş... Bindiği füzenin kopyasını buraya dikmiş.
***
Balaban 4 bin nüfuslu bir belde.
Şu anda Ankara'daki İstanbul'daki hemşehriler yaz tatiline geldikleri için, nüfus 6 bin.
Belediye Başkanı Mehmet Kılıçer.
Saadet Partisi'nden.
- Başkan, anlat bakalım.
- 1954'te belediye olduk... Burası gördüğünüz gibi yemyeşil bir yer... Misafirimiz olun... Camimiz değişiktir... Altında kitaplık var... Gelen, geçer durur, gezer.
Balaban " tarihi çok eskiye dayanan bir yerleşim yeri."
200 ev var ki, her biri birer tarih.
"Tarihi kentler birliği" Balaban'ın üzerine titriyor.
***
Eğer "oralara" yolunuz düşerse...
"Balaban camisini" görmelisiniz.