Mustafa Sarıgül şimdi "salim kafayla" bir kurultay değerlendirmesi yapabilir mi acaba?
"Nerede hata yaptım" ya da "kim bana hangi hatayı yaptırdı" diyebilir mi?
***
Sarıgül'ün çevresi "kuşatılmıştı." Kuşatanları "ikiye ayırmak" lazım. Birinci kesim:
- Arkadaş... Bu iş, bu kurultayda bitmez... Yaşın genç... İyi bir rüzgar yakaladın... Bu rüzgarı, bir ağabeye ciro et... Örneğin Hasan Fehmi Güneş'e... Partinin yönetim organlarında güç sahibi ol... Ve bir süre sonra, işin başına geç, otur.
Bu kesim "azınlıktaydı." Örneğin Rıdvan Budak bunlardandı.
***
İkinci kesim:
- Bu rüzgar Deniz beyi götürür... Sakın gücünü kimseye ciro etmeye kalkma... Fırsat, bu fırsat... Anadolu'yu, kurultay salonunun önüne yığ... İşi bitir.
Böyle söyleyenler "çoğunluktaydı."
Çoğunluğun "çoğunluğu" da, Baykal'la "kişisel sorunu" olanlardı...
Hangi birini yazalım?
Sarıgül "ikinci kesimi" dinledi. Kaybetmesi sürpriz değil.
Baykal'ın "yumuşak karnı", karşısına bütün muhalefeti kucaklayacak "tek adayın" çıkmasıydı.
Sarıgül'ün hatası "bunu görememek."