Şu CHP'liler bir alem doğrusu... Düğüne gider zurnayı beğenmezler, hamama giderler kurnayı... Ava çıksalar, gökte uçan turnayı beğenmezler.
7 ay önceki kurultay "Esenboğa'nın oralarda" bir salondaydı.
CHP'liler "salon uzak" diye kıyameti kopardılar.
Kurultay dün "şehrin göbeğinde" toplandı.
Bu defa da "salon ufak" diye kıyamete devam.
***
Ahmet Taner Kışlalı Spor Salonu'nun dışında "miting" vardı.
İçinde ise "kurultay."
Mitingciler "Sarıgül'cülerdi."
Afişler astılar:
"Yar saçların lüle lüle... Baykal sana güle güle.
Konuşmalar yaptılar:
- Geliyooor... Sarıgül geliyor.
Salonun "içine" gelince... Ortalık "Baykal, Baykal... Yine sen haklı çıktın Baykal" diye inliyordu.
Sonuç:
Salonun içi ve dışında "gürültü katsayısı" çok yüksekti.
Yorum:
"Yerinde sayanın ayak patırtısı, yürüyenin çıkardığı sesten fazladır."
Karar:
CHP'nin "yerinde saydığı" anlaşılıyor.
***
"Salonun dışında" Sabri Ergül'le karşılaştık.
"1972-1974"ün Gençlik Kolları Genel Başkanı.
Yılların "Baykal'cısı."
Baktık, o da "Sarıgül kaşkolu" takıyor.
Sadece o mu?
Yine bir zamanların "fanatik Baykal'cıları" Zeki Alçın (1975 1978 Gençlik Kolları Başkanı), Hasan Belovacıklı (1978 1980 Gençlik Kolları Başkanı) da Sarıgül'cü.
Yorum:
CHP'de at ile arpa dövüşüyor.
Kardeş kardeşin gözünü oyuyor.
***
Sarıgül'cüler, tribünlerde "azınlıktaydı."
Zira Mustafa Sarıgül dün deplasmandaydı."
"Saha ve seyirci avantajına sahip" Deniz Baykal ise kurultayda "rahattı."
Zaten dün sabah, kurultaya gitmeden önce de "onu çok rahat gördük."
Erkenden kalkmış, gazetelere bakmış, kurultay konuşmasının "notlarına" göz gezdiriyordu.
- Deniz bey... Az sonra kurultay....
- Önemli değil... Halledeceğiz.
***
Gazetelerde "kim, kimin yanında" gibi haberler de vardı.
Kimi "dünkü yakını", şimdi "Baykal'ın karşısındaydı."
- Deniz bey... Ne diyorsunuz?
- Öyle ihanete uğramışlık falan gibi duygular içinde değilim... Olanlar, siyasetin icabı.
***
Genel ya da yerel seçimlerde olsun, parti kongrelerinde olsun "hariçten gazel okumalar... Manipülasyon gayretleri" siyasetimizin "örf, adet, gelenekleri" arasındadır.
Örnek:
1983'te "Özal kazanmasın, askerlerin desteklediği Milliyetçi Demokrasi Partisi kazansın" manipülasyonu.
Sonuç:
Seçimlerde "halkın", kurultaylarda ise "delegenin dediği olur."
Dün de öyle oldu zaten.
***
İskemleler havada uçuştu, yumruklar konuştu, ağzı, burnu dağılanlar oldu, yaralılar hastaneye kaldırıldı.
Bunlar kurultayların "alışılmış" görüntüleri. "Alışılmadık... Yakışıksız" görüntüye gelince...
İlk kez bir kurultayda "rüşvet... Mafya... Dolar" sözcükleri gündeme geldi.
Aslında onu da pek yadırgamamak lazım.
"Benim memurumun işini bildiği" bir ülkede, kimi "benim siyasetçim de işini biliyor."